Tom put a cover over his car.
- Tom arabasının üstüne bir kılıf koydu.
He put a cover over his car.
- O, arabasının üzerine bir örtü koydu.
Put the carrots in the pot.
- Havuçları tencereye koy.
Put some salt on your meat.
- Etinin üzerine biraz tuz koy.
I had a hard time putting the kid to bed.
- Çocuğu yatağa koyarken sıkıntı çektim.
I have no interest in putting my money into your dreams.
- Hayallerinize paramı koymakla ilgilenmiyorum.
I put my fingers in my ears to block out the terrible sounds.
- Ben korkunç sesleri engellemek için parmaklarımı kulaklarıma koydum.
What sound does a sheep make?
- Bir koyun nasıl ses çıkarır?
Tom snuggled in close, putting his arm around Mary.
- Tom yakın yatmıştı, kolunu Mary'nin etrafına koymuştu.
Tom put the thermometer under his arm.
- Tom ısıölçeri kolunun altına koydu.
We were granted the privilege of fishing in this bay.
- Bize bu koyda özel balık tutma izni verildi.