Might it happen to be a large symbolic grove of trees?
- Ağaçların büyük bir sembolik korusu olabilir mi?
I went into the grove with him.
- Onunla birlikte koruya girdim.
The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
- Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
One has to protect his family.
- İnsan ailesini korumak zorundadır.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
All people shall have the right to maintain the minimum standards of wholesome and cultured living.
- Tüm insanlar sağlıklı ve kültürlü yaşam minimum standartlarını koruma hakkına sahip olacaktır.
He maintains his car well.
- O, arabasını iyi korur.
He's keeping a straight face.
- O, ciddiyetini koruyor.
Tom struggled to keep his composure.
- Tom soğukkanlılığını korumak için mücadele etti.
We must preserve our peaceful constitution.
- Bizim barışçıl anayasamızı korumamız gerekir.
They have preserved the building.
- Onlar binayı korudular.
The surrounding hills protected the town.
- Çevreleyen tepeler kasabayı korudu.
Iron Arm Atom protected the country from danger.
- Astro çocuk ülkeyi tehlikeden korudu.
We don't need a formal institution for preserving peace.
- Barışı korumak için resmi bir kuruma ihtiyacımız yok.
Preserving world peace is one of the main purposes of the United Nations.
- Dünya barışını korumak, Birleşmiş Milletlerin temel amaçlarından biridir.
The palace was heavily guarded.
- Saray sıkı şekilde korunuyordu.
Tom is being guarded by three men.
- Tom üç adam tarafından korunuyor.
Tom had a very sheltered upbringing.
- Tom çok korunaklı bir yetiştirmeye sahipti.
These flowers should be sheltered from the rain.
- Bu çiçekler yağmurdan korunmalıdır.
The valuables are in the safekeeping of the bank.
- Değerli şeyler bankanın korumasındadır.
I've been trying to find out who is responsible for maintaining this road.
- Bu yolu korumak için kimlerin sorumlu olduğunu bulmaya çalışıyordum.
Tom must conserve his strength.
- Tom gücünü korumak zorundadır.
We must try to conserve our natural resources.
- Doğal kaynaklarımızı korumaya çalışmalıyız.
Can Tatoeba contribute to the saving of endangered languages?
- Tatoeba, yok olma tehlikesinde olan dillerin korunmasında katkıda bulunabilir mi?
Protecting the environment means saving ourselves.
- Çevreyi korumak kendimizi korumak anlamına gelir.
The sidewalk is well maintained.
- Kaldırım iyi korunmuştur.
Tom maintained his innocence.
- Tom suçsuzluğunu korumuştur.
Rainforests should be preserved.
- Yağmur ormanları korunmalı.
They have preserved the building.
- Onlar binayı korudular.
The secret service guards him against attack.
- Gizli servis onu saldırıya karşı koruyor.
Tom couldn't get past the guard.
- Tom korumayı geçemedi.
We must fight to safeguard our civil rights.
- Vatandaşlık haklarımızı korumak için mücadele etmeliyiz.
They know the importance of protecting the earth.
- Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
Why are you protecting him?
- Neden onu koruyorsun?
People devised shelters in order to protect themselves.
- İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.
Tom sought shelter from the rain.
- Tom yağmurdan korunmak için sığınak aradı.
How many men are guarding them?
- Kaç tane adam onları koruyor?
Cuban soldiers were guarding the streets.
- Kübalı askerler sokakları koruyordu.
Tom shielded his eyes from the sun.
- Tom gözlerini güneşten korudu.
Tom shielded his eyes from the sun.
- Tom gözlerini güneşten korudu.
All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters.
- Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.
He conserved his energy for the next game.
- Bir sonraki oyun için enerjisini korudu.