She asked the police for protection.
- O, polislerden koruma istedi.
Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
- Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi.
The President's guards are stationed in front of the entrance.
- Devlet Başkanının korumaları girişin önünde konuşlandırıldılar.
Tom couldn't get past the guard.
- Tom korumayı geçemedi.
This has been designated a conservation area.
- Bu bir koruma alanı olarak adlandırıldı.
This is due to conservation of angular momentum.
- Bu açısal momentin korumasından dolayıdır.
Sleep is essential for the preservation of life.
- Uyku, yaşamı korumak için gereklidir.
The bus driver didn't stop at any bus stops, but continued until he arrived in Boston with a police escort.
- Otobüs şoförü herhangi bir otobüs durağında durmadı, ancak bir polis korumasında Boston'a gelene kadar devam etti.
I don't think Tom needs a bodyguard.
- Tom'un bir korumaya ihtiyacı olduğunu sanmıyorum.
Tom has a personal bodyguard.
- Tom'un özel koruması var.
He made an admirable speech about protecting the environment.
- O, çevreyi koruma hakkında taktire şayan bir konuşma yaptı.
Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
- Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi.
This museum is equipped with a fire prevention system.
- Bu müze bir yangın koruma sistemi ile donatılmıştır.
I've been trying to find out who is responsible for maintaining this road.
- Bu yolu korumak için kimlerin sorumlu olduğunu bulmaya çalışıyordum.
Protecting the environment means saving ourselves.
- Çevreyi korumak kendimizi korumak anlamına gelir.
People devised shelters in order to protect themselves.
- İnsanlar kendilerini korumak için sığınaklar tasarladı.
They know the importance of protecting the earth.
- Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.
I'm responsible for protecting her.
- Onu korumakla sorumluyum.
Tom claims he shot Mary in self defense.
- Tom kendini korumak için Mary'yi vurduğunu iddia ediyor.
The lifeguards are here to protect us.
- Can kurtaranların bizi korumak için burada.
Tom claims he shot Mary in self defense.
- Tom kendini korumak için Mary'yi vurduğunu iddia ediyor.
Keeping existing clients is just as important as finding new ones.
- Var olan müşterileri korumak, yenilerini bulmak kadar önemlidir.
Eugenia shared with us her favorite oils for cleaning the face and protecting the skin.
- Eugenia yüzü temizlemek ve cildi korumak için en sevdiği yağları bizimle paylaştı.
A coast guard helicopter approached the ship.
- Bir sahil koruma helikopteri gemiye yaklaştı.