Alice was frightened of her strict mother.
- Alice sert annesinden korkmuştu.
He was frightened by the sight.
- Görüntüden korkmuştu.
He began to feel afraid.
- O korkmuş hissetmeye başladı.
They were afraid of the big dog.
- Büyük köpekten korkmuşlar.
Tom seemed to be terrified.
- Tom korkmuş görünüyordu.
Tom looks absolutely terrified.
- Tom kesinlikle korkmuş görünüyor.
I felt kind of awestruck.
- Biraz korkmuş hissettim.
Tom seemed to be startled.
- Tom çok korkmuş görünüyordu.
Tom looked a bit startled.
- Tom biraz korkmuş gibi görünüyordu.
She was so scared that she couldn't speak.
- O kadar korkmuştu ki konuşamadı.
He ran like a scared rabbit.
- O, korkmuş bir tavşan gibi koştu.
Don't be afraid of making mistakes.
- Hatalar yapmaktan korkmayın.
Don't be afraid to ask questions.
- Soru sormaktan korkma.
That boy could not enter for fear of the dog.
- O, köpeğin korkusundan giremedi.
They fear that he may be dead.
- Onun ölü olabileceğinden korkuyorlar.
Tom dreads going to work tomorrow.
- Tom yarın işe gitmeye korkuyor.
My little brother says that he had a dreadful dream last night.
- Küçük erkek kardeşim dün gece korkunç bir rüya gördüğünü söylüyor.
The poor rabbit, terrified, whimpered in the hands of its owner.
- Zavallı tavşan, çok korkmuştu, sahibinin ellerinde inildedi.
He looked very terrified after the car crash.
- O, araba kazasından sonra çok korkmuş görünüyordu.