Tom seems frightened.
- Tom korkmuş görünüyor.
Tom is probably frightened.
- Tom muhtemelen korkmuş.
He behaved like he was afraid.
- O, korkmuş gibi davrandı.
I was afraid that you had failed.
- Başarısız olmandan korkmuştum.
Tom seemed to be terrified.
- Tom korkmuş görünüyordu.
Tom looks absolutely terrified.
- Tom kesinlikle korkmuş görünüyor.
I felt kind of awestruck.
- Biraz korkmuş hissettim.
Tom seemed to be startled.
- Tom çok korkmuş görünüyordu.
Tom looked a bit startled.
- Tom biraz korkmuş gibi görünüyordu.
She was so scared that she couldn't speak.
- O kadar korkmuştu ki konuşamadı.
He was scared when the monkey jumped at him.
- Maymun ona atladığında korkmuştu.
Don't be afraid to make a mistake.
- Hatalar yapmaktan korkmayın.
Don't be afraid of making mistakes.
- Hatalar yapmaktan korkmayın.
They fear that he may be dead.
- Onun ölü olabileceğinden korkuyorlar.
Man fears disasters such as floods and fires.
- İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.
A burnt child dreads fire.
- Yanmış bir çocuk ateşten korkar.
Cats have a dread of water.
- Kedilerin su korkusu vardır.
The poor rabbit, terrified, whimpered in the hands of its owner.
- Zavallı tavşan, çok korkmuştu, sahibinin ellerinde inildedi.
He looked very terrified after the car crash.
- O, araba kazasından sonra çok korkmuş görünüyordu.