Many people worry about paying their bills.
- Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor.
He put up a notice about the change in price.
- O fiyat değişikliği konusunda bir uyarı koydu.
I have a question regarding your earlier comments.
- Daha önceki yorumların konusunda bir sorum var.
I want to speak to her in the matter of my salary.
- Benim maaşım konusunda onunla konuşmak istiyorum.
With respect to these documents, I think the best thing is to destroy them.
- Bu belgeler konusunda, sanırım en iyi şey onları yok etmektir.
There was a great deal of conjecture as to what would happen.
- Ne olacağı konusunda çok fazla tahmin vardı.
A question arose as to who should be the leader.
- Kimin lider olması gerektiği konusunda bir soru ortaya çıktı.
I cannot appreciate the subtleties of the subject.
- Ben konunun inceliklerini kavrayamam.
I concentrated my attention on the subject.
- Ben, dikkatimi konuya yoğunlaştırdım.
Our topic of the week is: _____.
- Haftanın konusu: _____.
The conversation moved on to other topics.
- Konuşma diğer konulara geçti.
I can't agree with them on this matter.
- Bu konuda onlarla aynı fikirde olamam.
They are matters which we need to discuss.
- Onlar tartışmamız gereken konular.
Communism was the biggest issue in the campaign.
- Komünizm kampanyada en büyük konu oldu.
I agree with you on this issue.
- Bu konuda seninle aynı fikirdeyim.
I can't necessarily agree with you on that point.
- Ben o konuda zorunlu olarak seninle aynı fikirde olamam.
I can't go along with you on that point.
- Ben bu konuda seninle aynı fikirde olamam.
According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
- Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz.
I have nothing to do with the affair.
- Bu konu ile bir ilgim yok.
I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
- Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
What's the theme of the novel?
- Romanın konusu nedir?
This subject is not within the scope of our study.
- Bu konu bizim çalışma kapsamında değildir.
They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
- Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
Can I speak to the head nurse?
- Baş hemşire ile konuşabilir miyim?
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
Negotiators have agreed on two draft texts, but there are still many areas of disagreement.
- Arabulucular iki taslak metin üzerinde anlaşmaya vardı, ama hala anlaşma sağlanamayan birçok konu var.
His book became an object of criticism.
- Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
- Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter.
- Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.
They were talking business.
- Onlar iş konuşuyorlardı.
I was just talking to him. Talking to him about what? That's none of your business.
- Sadece onunla konuşuyordum. Onunla ne hakkında konuşuyordun? O seni ilgilendirmez.
This carpet is designed for residential use.
- Bu halı konut kullanımı için tasarlanmıştır.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
Mary's phone was confiscated because she was caught texting in class.
- Sınıfta mesajlaşırken yakalandığı için Mary'nin telefonuna el konuldu.
Taro ordered some English conversation textbooks from London.
- Taro, Londra'dan bazı İngilizce konuşma ders kitapları ısmarladı.
A trip to America this summer is out of the question.
- Bu yaz Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
A trip to America is out of the question.
- Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
This argument is pure rhetoric.
- Bu tartışma etkili konuşma sanatından başka bir şey değil.
The argument presented in Doyle's study was first published as a white paper on drug-related crimes.
- Uyuşturucu ile ilgili suçlar konusunda Doyle'nin çalışmasında sunulan argüman bir beyaz kağıt olarak ilk kez yayımlandı.
Professor Brown explains things very well.
- Profesör Brown konuları çok iyi açıklıyor.
We always talked about a lot of things after school.
- Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.