I'll look up the location of the town on my map.
- Haritamda kasabanın konumuna bakacağım.
However, the amount of wind available varies with the location and the season of the year.
- Ancak, mevcut rüzgar miktarı konumu ve yılın sezonu ile değişir.
I understand your position perfectly.
- Senin konumunu mükemmel şekilde anlıyorum.
I am not now in a position to help you.
- Ben şimdi size yardım edecek konumda değilim.
He lost his position just because he refused to tell a lie.
- Konumunu yitirdi çünkü yalan söylemekten kaçınmıştı.
William has discovered a correlation between the location of Mayan cities and the position of stars in constellations.
- William Maya kentlerinin konumu ve takımyıldızlarındaki yıldızların konumu arasında bir ilişki keşfetti.
I'll look up the location of the town on my map.
- Haritamda kasabanın konumuna bakacağım.
Where is my position on the map?
- Harita üzerindeki konumumuz neresidir?
Paradoxically, the President of Turkey is the de jure head of state but has no legal role in government.
- Türkiye Cumhurbaşkanı, paradoksal bir biçimde hukuken devletin başı olmasına rağmen hükümet içinde yasal bir konumu yoktur.
It's not his place to tell me what to do.
- Bana ne yapacağımı söylemek onun konumu değil.