How do you come up with such interesting plots for your novels?
- Romanlarınız için böylesine ilginç konuları nasıl buluyorsunuz?
We talked about a variety of topics.
- Biz farklı konular hakkında konuştuk.
The conversation moved on to other topics.
- Konuşma diğer konulara geçti.
There are some topics you shouldn't discuss with Tom.
- Tom'la tartışmaman gereken bazı konular var.
The conversation moved on to other topics.
- Konuşma diğer konulara geçti.
They talked about various subjects.
- Çeşitli konular hakkında konuştular.
I like English the best of all the subjects.
- Tüm konuların içinde en çok İngilizceyi severim.
Marriage isn't a subject that interests young people.
- Evlilik genç insanları ilgilendiren bir konu değildir.
I cannot appreciate the subtleties of the subject.
- Ben konunun inceliklerini kavrayamam.
The conversation moved on to other topics.
- Konuşma diğer konulara geçti.
Let's find sentences with new vocabulary on this topic, add them to the following list: _____; and translate them.
- Haydi bu konuda yeni sözcük haznesiyle cümleler bulun, yandaki _____ listesine onları ekleyin; ve çevirin.
His interpretation of this matter is too one-sided.
- Onun bu konuyla ilgili yorumu çok tek-taraflıdır.
I would like to talk with you about this matter.
- Bu sorun hakkında seninle konuşmak istiyorum.
The delegates voted on the issue.
- Delegeler konuyla ilgili oy kullandı.
Communism was the biggest issue in the campaign.
- Komünizm kampanyada en büyük konu oldu.
I can't go along with you on that point.
- Ben bu konuda seninle aynı fikirde olamam.
I differ from you on that point.
- Ben o konuda seninle aynı fikirde değilim.
The affair cost me many sleepless nights.
- Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu.
I have nothing to do with the affair.
- Bu konu ile bir ilgim yok.
I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
- Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
What's the theme of the novel?
- Romanın konusu nedir?
This subject is not within the scope of our study.
- Bu konu bizim çalışma kapsamında değildir.
Can I speak to the head nurse?
- Baş hemşire ile konuşabilir miyim?
Paradoxically, the President of Turkey is the de jure head of state but has no legal role in government.
- Türkiye Cumhurbaşkanı, paradoksal bir biçimde hukuken devletin başı olmasına rağmen hükümet içinde yasal bir konumu yoktur.
They want to talk to you about areas of mutual interest.
- Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
Research in this area is somewhat equivocal.
- Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
- Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
His book became an object of criticism.
- Onun kitabı eleştiri konusu haline geldi.
Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter.
- Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.
I want your help about business.
- İş konusunda senin yardımını istiyorum.
They were talking business.
- Onlar iş konuşuyorlardı.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
This carpet is designed for residential use.
- Bu halı konut kullanımı için tasarlanmıştır.
There's not so much text in this book.
- Bu kitapta o kadar çok konu yok.
Mary's phone was confiscated because she was caught texting during class.
- Ders anında mesajlaşırken yakalandığı için Mary'nin cep telefonuna el konuldu.
Traveling abroad is out of the question.
- Yurt dışında seyahat söz konusu değil.
Without a passport, leaving a country is out of the question.
- Bir pasaport olmadan, bir ülkeyi terk etmek söz konusu değildir.
The speaker's argument was off the point.
- Konuşmacının tartışması konuyla alâkasızdı.
We had an argument about it last night.
- Dün gece bu konuda tartıştık.
I don't know about things like that.
- Öyle şeyler konusunda bilgim yok.
We always talked about a lot of things after school.
- Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
- Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.