konuşulmamış

listen to the pronunciation of konuşulmamış
Турецкий язык - Английский Язык
unspoken
Not spoken; not said
past participle of unspeak
When there is an unspoken agreement or understanding between people, their behaviour shows that they agree about something or understand it, even though they have never spoken about it. There had been an unspoken agreement between them that he would not call for her at Seymour House = tacit
not made explicit; "the unexpressed terms of the agreement"; "things left unsaid"; "some kind of unspoken agreement"; "his action is clear but his reason remains unstated"
If your thoughts, wishes, or feelings are unspoken, you do not speak about them. His face was expressionless, but Alex felt the unspoken criticism The other unspoken fear here is of an outbreak of hooliganism
{s} not said, not expressed
Not formally articulated or stated; implicit or understood
expressed without speech; especially because words would be inappropriate or inadequate; "a mute appeal"; "a silent curse"; "best grief is tongueless"- Emily Dickinson; "the words stopped at her lips unsounded"; "unspoken grief"; "choking exasperation and wordless shame"- Thomas Wolfe
konuş
speak

John can't speak French well. - John, Fransızcayı iyi konuşamıyor.

I don't speak Japanese. - Japonca konuşamıyorum.

konuş
{f} spoke

The policeman spoke to a man on the street. - Polis bir adamla sokakta konuştu.

Which language is spoken in the United States of America? - Amerika Birleşik Devletleri'nde hangi dil konuşuluyor?

konuş
{f} commune
konuş
(Tıp) conus
konuş
talk to

Please come to talk to me. - Lütfen benimle konuşmaya gel.

Mary was lonely because the other students didn't talk to her. - Diğer öğrenciler onunla konuşmadığından dolayı Mary yalnızdı.

konuş
{f} talk

We talked about various things. - Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.

Do not talk with your mouth full. - Ağzın doluyken konuşma.

konuş
commune with
konuş
spoke out
konuş
speak out

You must speak out against injustice. - Haksızlığa karşı yüksek sesle konuşmalısın.

You need to speak out. - Senin konuşman gerekiyor.

konuş
{f} spoken

Which language is spoken in the U.S.A.? - ABD'de hangi diller konuşuluyor?

Which language is spoken in the United States of America? - Amerika Birleşik Devletleri'nde hangi dil konuşuluyor?

konuş
spoke to
konuş
speak to

She doesn't speak to me. - O benimle konuşmuyor.

May I speak to Pedro? - Pedro ile konuşabilir miyim?

konuş
spoken out
konuş
{f} tongue

Do not fear the heavens and the earth, but be afraid of hearing a person from Wenzhou speak in their local tongue. - Göklerden ve yerden korkmayın fakat Wenzhou'lu bir kişinin kendi dilini konuştuğunu duymaktan korkun.

I can speak Esperanto as if it's my mother tongue. - Esperanto'yu ana dilim gibi konuşabiliyorum.

konuş
{f} talked

We always talked about a lot of things after school. - Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.

In the tent we talked and talked. - Çadırda sürekli konuştuk.

konuş
{f} talking

John was in such a hurry that he had no time for talking. - John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.

Who were you talking to? - Kiminle konuşuyordun?

konuş
spoken to
konuş
{f} speaking

Speaking English isn't easy. - İngilizce konuşmak kolay değildir.

Speaking English is not easy. - İngilizce konuşmak kolay değildir.

konuş
discourse

In their discourse after dinner, they talked about politics. - Yemekten sonraki konuşmalarında, onlar politikadan bahsettiler.

konuş
placing, arrangement
konuş
(Askeriye) disposition, deployment
konuş
geol. location
konuş
intercede
konuş
converse

Passengers shall not converse with the driver while the bus is in motion. - Otobüs hareket halindeyken yolcular şoförle konuşmamalıdır.

I need someone with whom I can converse. - Konuşabileceğim birine ihtiyacım var.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение konuşulmamış в Турецкий язык Турецкий язык словарь

konuş
Konma işi veya biçimi
konuş
Konum
konuş
Bütün imkânlar göz önünde tutularak kara, hava ve deniz birliklerinin yerleştirilmesi biçimi
konuşulmamış
Избранное