Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum.
- I would like to stress that it is more convenient to control tariffs as a bloc rather than country by country.
Onu kontrol etmek için bir şirket kurdular.
- They formed a company to control it.
Enflasyon kontrolün dışına çıkıyor.
- Inflation is getting out of control.
Hiç kimse bizi kontrol edemez.
- Nobody can control us.
Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
- Some things in life are beyond our ability to control.
Öfkeyi kontrol etmek zordur.
- Anger is hard to control.
İnka İmparatorluğu yönetimi her şeyi kontrol etti.
- The government of the Inca Empire controlled everything.
Tom, Xbox One denetimcisini DualShock 4'ün üstünde tercih ediyor.
- Tom prefers the Xbox One controller over the DualShock 4.
Tom beni denetimde bıraktı.
- Tom left me in control.
Libyan rebels have advanced into two strategic towns controlling access to the capital from the west and the south.
- Libysche Rebellen sind in zwei strategisch wichtige Städte vorgedrungen, die den Zugang zur Hauptstadt von Westen und Norden kontrollieren.
Tom tried to control his breathing and remain calm.
- Tom versuchte, seinen Atem zu kontrollieren und ruhig zu bleiben.
We'll check on it right now.
- Wir kontrollieren das jetzt gleich.