Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
Try to check the flow of water by turning the valve.
- Vanayı çevirerek su akışını kontrol etmeye çalış.
Tom wants you to check it out.
- Tom bunu kontrol etmeni istiyor.
I want to check it out.
- Bunu kontrol etmek istiyorum.
Try to control yourself.
- Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
Try to control yourselves.
- Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
- Önümüzdeki 4 ila 6 hafta, büyük Ebola salgınını kontrol etmekte çok önemlidir.
Would it be fair to say you have a problem controlling your anger?
- Öfkenizi kontrol etmekte bir sorununuzun olduğunu söylemek adil olur mu?
Tom wanted to hit Mary, but he controlled himself.
- Tom Mary'ye vurmak istedi ama kendini kontrol etti.
Aliens controlled Earth's progress in secret.
- Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti.
Tom started the coffee brewing, then checked his email.
- Tom kahve demlemeye başladı, sonra epostasını kontrol etti.
Tom checked his rearview mirror before pulling out into traffic.
- Tom trafiğe çıkmadan önce dikiz aynasını kontrol etti.