Sen tutarlı değilsin.
- You are not consistent.
Onun davranışları sözleriyle tutarlı.
- Her behavior is consistent with her words.
Şirketimiz istikrarlı ücretler için karar verdi.
- Our company decided for consistent fees.
Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre, Japonya'daki yaşam beklentisi sürekli olarak artıyor.
- As recent research shows, the life expectancy in Japan is consistently increasing.
Suç oranları son birkaç on yılda sürekli olarak düşüyor.
- Crime rates have been consistently decreasing over the past few decades.