He is commander of our troops.
- O, bizim birliklerin komutanıdır.
The commanding officer led his army into enemy territory.
- Birlik komutanı ordusunu düşman topraklarına götürdü.
The British commander ordered his men to rest for the night.
- İngiliz komutan adamlarına gece dinlenmelerini emretti.
I can't ignore my commanding officer's orders.
- Benim komutanın emirlerini görmezden gelemiyorum.