I sat back in the armchair and opened the book.
- Ben, koltukta yaslandım ve kitabı açtım.
Tom was sitting in an armchair.
- Tom bir koltukta oturuyordu.
Which seats do you like?
- Hangi koltukları istiyorsunuz?
Is there a vacant seat?
- Boş bir koltuk var mı?
This new chair is lavender-blue.
- Bu yeni koltuk lavanta-mavisi.
I bought a new chair for my office.
- Ofisim için yeni bir koltuk aldım.
Cushions were placed in the seats.
- Minderler koltuklara yerleştirildi.
She shaved her armpits.
- O, koltuk altını tıraş etti.
I perspired under my armpits.
- Benim koltuk altım terledi.
Tom was sitting in an easy chair, watching TV.
- Tom televizyon izlerken rahat bir koltukta oturuyordu.
The worst seat in the auditorium is the middle seat in the 12th row right behind the sound engineer.
- Konferans salonundaki en kötü koltuk ses mühendisinin tam arkasında 12. sıradaki orta koltuktur.