We laid down on the snowbank and moved our arms up and down to make snow angels.
If the Duke arms himself for war, the king will not sit by idly!.
Roll up your right sleeve.
- Sağ elbise kolunu yukarı çek.
Tom wears long sleeves when working in the garden.
- Tom bahçede çalışırken uzun kollu giyer.
The cushions on the sofa don't match those on the armchairs.
- Kanepedeki minderler koltuklardakilerle eşleşmiyor.
He caught me by the arm.
- O beni kolumdan yakaladı.
Just turn this handle.
- Sadece bu kolu çevirin.
This car handles very easily.
- Bu araba çok kolay kullanılır.
Those branches break easily.
- O dallar kolayca kırılır.
Which branch of the armed forces were you in?
- Silahlı kuvvetlerin hangi kolundaydın?
The bridge is supported by 10 posts.
- Köprü on kolonla destekleniyor.
The post office is not far from your college.
- Postane kolejden uzak değildir.
Beating the other team was no sweat at all.
- Diğer takımı yenmek hiç kolay değil.
Our team could easily have brought home the bacon, if it weren't for the team's best man being injured.
- Takımın en iyi adamı yaralanmasaydı, takımımız kolayca başarabilirdi.
Marijuana is now legal in Colorado.
- Esrar Kolarado'da artık yasaldır.
Many had lost their arms or legs.
- Birçok insan kollarını ya da bacaklarını kaybetmiş.
Memories of my college days come to my mind.
- Kolej günlerimin anılarını hatırlarım.
France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.
- Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
He turned the doorknob with his left hand.
- O, sol eli ile kapı kolunu çevirdi.
Tom broke some bones in his arm and hand.
- Tom kolundaki ve elindeki bazı kemikleri kırdı.
Mary cleared the platforming section with ease.
- Mary, platformlama bölümünü kolaylıkla temizledi.
I asked for a seat in the smoking section.
- Sigara içilen bölümde bir koltuk istedim.
Finding his office was easy.
- Onun ofisini bulmak kolaydı.
Finding his office was easy.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.
There have been many cases of cholera this year.
- Bu yıl çok sayıda kolera vakası yaşandı.
Cholera is uncommon in Japan.
- Kolera Japonya'da yaygın değildir.
You have to stay in your seat.
- Sen koltuğunda kalmak zorundasın.
It's easier to stay out of jail than to get out of jail.
- Hapishanenin dışında kalmak hapishaneden çıkmaktan daha kolaydır.
Tom's car has crank windows.
- Tom'un arabasının pencere açma kolu vardır.
I grind my coffee by hand with a coffee grinder with a crank handle.
- Ben kahvemi bir çevirme kollu kahve değirmeni ile öğütürüm.
Tom took me under his wing.
- Tom bana kol kanat gerdi.
She took me under her wing and taught me everything she knew.
- O bana kol kanat gerdi ve bildiği her şeyi bana öğretti.
Tom noticed the bracelet on Mary's arm.
- Tom Mary'nin kolundak bileziği fark etti.
Whenever an accident happens, the first thing the doctors look for is a bracelet, a necklace, or some accessory that can provide some information about the patient.
- Ne zaman bir kaza olsa doktorların aradığı ilk şey hasta hakkında bazı bilgiler sağlayan bir bilezik, bir kolye, veya bir aksesuardır.
You can adjust the seat height by moving the adjustment lever up.
- Ayar kolunu yukarı doğru hareket ettirerek koltuk yüksekliğini ayarlayabilirsiniz.
Press down on the lever.
- Kolun üstüne bastırınız.
Your arms are more important than that stick, so instead of using your arm, use the stick.
- Kollarınız o çubuktan daha önemlidir, bu nedenle kolunuzu kullanmak yerine çubuğu kullanın.
I know from experience; playing soccer barefoot is a bad idea. You could easily end up with broken toes.
- Ben deneyimimden biliyorum; yalın ayak futbol oynamak kötü bir fikir. Kolayca kırık ayak parmaklarınla son verebilirsin.
I can barely bend my left arm.
- Sol kolumu zar zor bükebiliyorum.