kokular

listen to the pronunciation of kokular
Турецкий язык - Английский Язык
fragrances
odors

Delectable odors of ham and toast pervaded the air. - Jambon ve tostun nefis kokuları havaya yayıldı.

koku
odor

There is a foul odor in the air. - Havada rahatsız edici bir koku var.

That foul odor is coming from the river. - O kötü koku nehirden geliyor.

koku
{i} odour

The odour disgusts me. - Koku beni tiksiniyor.

koku
{i} fragrance

During mating season many animals exude strong fragrances. - Çiftleşme sezonunda birçok hayvan güçlü güzel kokular çıkarır.

Roses emanate a sweet fragrance. - Güller tatlı hoş bir koku yayıyorlar.

koku
scent

The hunting dogs followed the scent of the fox. - Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.

Petrichor - (noun) the earthy scent when rain falls on dry soil; the smell of earth after rain. - Petrichor - kuru toprağa yağmur düştüğünde dünyevi koku; yağmurdan sonra toprak kokusu.

koku
{i} smell

He could not by any means tolerate the ghastly smell of rotting onion. - O, hiçbir şekilde berbat çürüyen soğan kokusuna tahammül edemedi.

This smells like cheese. - Bu, peynir gibi kokuyor.

koku
flavour [Brit.]
koku
overpowering

The stench is overpowering. - Kötü koku bayıltıyor.

koku
savor
koku
stink

This fish is stinking. - Bu balık kötü kokuyor.

I'm going to take a shower because I stink. - Duş alacağım, çünkü kokuyorum.

koku
trail
koku
pong
koku
give

This gas gives off a bad smell. - Bu gaz kötü bir koku verir.

Given the lovely smell, there's no doubting that lunch is ready. - Güzel koku göz önüne alındığında, öğle yemeğinin hazır olduğundan şüphe yok.

koku
aroma

The aroma of coffee wafted in from the kitchen alluringly. - Mutfaktan yayılan kahvenin kokusu cezbediciydi.

I love the aroma of freshly brewed coffee. - Yeni demlenmiş kahve kokusunu seviyorum.

koku
{i} flavor
koku
savour
koku
{i} smelling

Sami's house was smelling. - Sami'nin evi kokuyordu.

Keep a box of baking soda in the fridge to keep it smelling clean. - Onu temiz kokulu tutmak için buzdolabında bir kutu kabartma tozu tut.

güzel kokular
fragrances
koku
smell koklamak; kokmak; kokusmak, pis kokmak; kokusunu almak, sezmek
koku
odorant
Koku
(Tıp) osmyl
koku
redolence
koku
smell, scent, odour, odor; perfume; stink, pong
koku
smell, scent, odor
koku
slang cocaine, coke
koku
wind

The smell of the flowers came in through the open windows of the bus. - Çiçeklerin kokusu, otobüsün açık pencerelerinden içeri girdi.

koku
exhalation
koku
whiff
koku
(av) drag
koku
odour [Brit.]
koku
aura
koku
perfumery
koku
{i} flavour
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kokular в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Koku
(Osmanlı Dönemi) DEM
Koku
buy
Koku
(Osmanlı Dönemi) RİH
Koku
luura
Koku
teneffüs
Koku
buke
Koku
bu
Koku
(Hukuk) RAYİHA
koku
Nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu
koku
Belirti, işaret
koku
Güzel kokmak için sürülen esans
koku
Patrick Süskind'in, dilimize de çevrilmiş bir romanı
koku
Nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu: "Odanın içini kızarmış bir ekmek kokusu doldurmuştu."- S. F. Abasıyanık
kokular
Избранное