My last husband was really stupid.
- Son kocam gerçekten aptaldı.
She hated her husband.
- O, kocasından nefret etti.
She lives alone in a house of enormous dimensions.
- Kocaman bir evde yalnız yaşıyor.
He has enormous fingers.
- Onun kocaman parmakları vardır.
I wanted to buy the huge stuffed bear at Ken's store, but it was not for sale.
- Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi.
This is the first time I've seen a strawberry this huge.
- Böyle kocaman bir çileği ilk defa görüyorum.
They pretend to be man and wife.
- Onlar karı kocaymış gibi davranıyorlar.
The priest pronounced them man and wife.
- Rahip onları koca ve karı ilan etti.
The universe is a large school.
- Kainat kocaman bir okul.
The universe is a large school.
- Evren kocaman bir okul.
The news that her husband had been killed in an accident was a great shock to her.
- Kocasının bir kazada hayatını kaybettiği haberi ona büyük bir şok oldu.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
The cows looked big and docile.
- İnekler kocaman ve uysal görünüyordu.
He used a big piece of paper to make the bag.
- Torbayı yapmak için koca bir parça kağıt kullandı.
Her husband asked her to throw that old hat away.
- Onun kocası o eski şapkasını atmasını istedi.
Mary complained about her husband again - the same old story.
- Mary kocası hakkında yine yakındı - aynı eski hikaye.
A widow is a woman whose spouse has died.
- Dul kocası ölmüş bir kadındır.
My hubby and I used to go mountain climbing together.
- Kocam ve ben birlikte dağ tırmanışına giderdik.
Mary's hubby is chubby.
- Mary'nin kocası tombul.
My parents don't like my girlfriend. They say that she's a gold digger.
- Ebeveynlerim kız arkadaşımı sevmiyor. Onlar onun bir zengin koca avcısı kadın olduğunu söylüyor.