They did not demand better working conditions.
- Onlar daha iyi çalışma koşulları talep etmedi.
Mileage varies with driving conditions.
- Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir.
He adapted himself to circumstances.
- O, kendini koşullara uydurdu.
I think I've showed considerable constraint under the circumstances.
- Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.
Terms of use may be changed without notice.
- Kullanım koşulları haber verilmeksizin değiştirilebilir.
Few people take the trouble to read all the terms and conditions of a contract before signing it.
- Çok az insan, imzalamadan önce bir sözleşmenin bütün şartlarını ve koşullarını okuma zahmetine katlanır.
I think I've showed considerable constraint under the circumstances.
- Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.
When we borrow money, we must agree to the conditions.
- Para borç aldığımızda koşulları kabul etmeliyiz.
Mileage varies with driving conditions.
- Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir.
That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
Health is a necessary condition for happiness.
- Sağlık mutluluk için gerekli bir koşuldur.
That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.