koşullar

listen to the pronunciation of koşullar
Турецкий язык - Английский Язык
conditions

Tom and Mary demanded better working conditions. - Tom ve Mary daha iyi çalışma koşulları talep etti.

Living conditions were hard. - Yaşam koşulları zordu.

terms

Few people take the trouble to read all the terms and conditions of a contract before signing it. - Çok az insan, imzalamadan önce bir sözleşmenin bütün şartlarını ve koşullarını okuma zahmetine katlanır.

Would you accept those terms? - O koşulları kabul eder misin?

circumstances

He adapted himself to circumstances. - O, kendini koşullara uydurdu.

I think I've showed considerable constraint under the circumstances. - Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.

state of affairs
circs
things

Here in Boston, things are different. - Burada Boston'da koşullar farklıdır.

He explains things in a very clear way. - O, koşulları çok açık bir biçimde açıklar.

(Ticaret) term

The next step was to negotiate terms of a peace treaty. - Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.

Few people take the trouble to read all the terms and conditions of a contract before signing it. - Çok az insan, imzalamadan önce bir sözleşmenin bütün şartlarını ve koşullarını okuma zahmetine katlanır.

circum stances
koşul
provision
koşullar değiştiği taktirde
(Hukuk) rebus sic stantibus
koşul
conditions

Living conditions were hard. - Yaşam koşulları zordu.

They did not demand better working conditions. - Onlar daha iyi çalışma koşulları talep etmedi.

koşul
string
koşul
circumstance, condition; stipulation, clause
koşul
circumstance

Under the circumstances, bankruptcy is inevitable. - Koşullar altında iflâs kaçınılmazdır.

I think I've showed considerable constraint under the circumstances. - Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.

koşul
(Bilgisayar) where
dayanak koşullar
(Bilgisayar) reference conditions
ekonomik koşullar
economic conditions
koşul
term

Few people take the trouble to read all the terms and conditions of a contract before signing it. - Çok az insan, imzalamadan önce bir sözleşmenin bütün şartlarını ve koşullarını okuma zahmetine katlanır.

Terms of use may be changed without notice. - Kullanım koşulları haber verilmeksizin değiştirilebilir.

koşul
(Bilgisayar) when the
koşul
(Bilgisayar) while
koşul
clause
koşul
restriction
koşul
constraint

I think I've showed considerable constraint under the circumstances. - Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.

koşul
(Bilgisayar) when

When we borrow money, we must agree to the conditions. - Para borç aldığımızda koşulları kabul etmeliyiz.

koşul
(Bilgisayar) cond

Mileage varies with driving conditions. - Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir.

Health is an important condition of success. - Sağlık başarı için önemli bir koşuldur.

teknik koşullar
technical conditions
koşul
reservation
koşul
condition

You can have the last word with a woman, on the condition that it is yes. - Evet olması koşuluyla, bir kadına son sözü söyleyebilirsin.

That politician is well versed in internal and external conditions. - O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.

bu koşullar altında
Under these conditions
cazip koşullar
(Ticaret) attractive terms
daha iyi koşullar aramak
seek greener pastures
denk koşullar
equal conditions
denk koşullar altında
under equal conditions
gerekli koşullar
(Askeri) qualifying conditions
koşul
stipulation
koşul
requirement
koşul
(Hukuk) condition, provision
koşul
proviso
koşul
state
kötü koşullar
rigor
kötü koşullar
rigour [Brit.]
meteorolojik koşullar
meteorological conditions
ortak koşullar
(Hukuk) standart clauses
sosyoekonomik koşullar
(Ticaret) socioeconomic circumstances
uygun koşullar benimsemek
(Hukuk) adopt appropriate measures
uygun koşullar kabul etmek
(Hukuk) adopt appropriate measures
zorunlu koşullar
(Ticaret) mandatory stipulations
öngörülen koşullara bağlı olarak, öngörülen koşullar uyarınca
(Hukuk) subject to the conditions
Турецкий язык - Турецкий язык
şerait
koşul
Bir şeyin kendi özelliğini kazanması için, bulunması gereken durum, gerekli olan özellik
koşul
Bir şeyin kendi özelliğini kazanması için, bulunması gereken durum, gerekli olan özellik: "Türk Eli'nin uluları bu koşullar altında yeni toprakların, yeni vatanların gereğini duyar olmuştu."- N. Araz
koşul
Bir antlaşmada belirlenen hükümlerden her biri
koşul
Şart
koşullar
Избранное