They are running in the park.
- Onlar parkta koşuyorlar.
Running is good for your health.
- Koşu sağlığınız için iyi.
Some famous foreign runners entered that race.
- Bazı ünlü yabancı koşucular o yarışa girdi.
You see, I've got only these two castles, one hundred hectares of land, six cars, four hundreds heads of cattle and twenty racer horses...
- Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...
A rabbit is running in the garden.
- Bahçede bir tavşan koşuyor.
Don't run about wildly in the room.
- Odada çılgın gibi koşuşturma.
My older sister goes jogging every day.
- Ablam her gün koşuya gider.
I always tie my shoes tightly before I go jogging.
- Ben koşuya gitmeden önce ayakkabılarımı her zaman sıkı bağlarım.