You see, I've got only these two castles, one hundred hectares of land, six cars, four hundreds heads of cattle and twenty racer horses...
- Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...
I want to get away from the rat race.
- Koşuşturmadan kurtulmak istiyorum.
Running is good for your health.
- Koşu sağlığınız için iyi.
What is he running after?
- O neyin peşinden koşuyor.
These birds don’t fly well but they are excellent runners.
- Bu kuşlar iyi uçmaz ama harika koşuculardır.
Running is good for your health.
- Koşu sağlığınız için iyi.
I always tie my shoes tightly before I go jogging.
- Ben koşuya gitmeden önce ayakkabılarımı her zaman sıkı bağlarım.
I make it a rule to go jogging every morning.
- Her sabah koşuya gitmeyi kural haline getiririm.
I'm literally on a treadmill.
- Ben tam anlamıyla bir koşu bandında yaşıyorum.
My life has become a treadmill, and I need a break.
- Hayatım bir koşu bandı haline geldi ve bir mola vermem gerekir.