She goes running every morning.
- O her sabah koşmaya gider.
I am tired from running fast.
- Hızlı koşmaktan yoruldum.
Please don't run in the classroom.
- Lütfen sınıfta koşmayın.
She goes running every morning.
- O her sabah koşmaya gider.
I don't know if I should stay or run.
- Kalmam ya da koşmam gerekip gerekmediğini bilmiyorum.
I had to run to the station.
- Ben istasyona kadar koşmak zorunda kaldım.
Running is good exercise.
- Koşmak iyi egzersizdir.
I had to run to catch up with Tom.
- Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.
Tom had to run to catch the bus.
- Tom otobüsü yakalamak için koşmak zorunda kaldı.
Don't run around in the room.
- Odanın etrafında koşma.
She goes running every morning.
- O her sabah koşmaya gider.
I must dash or I'll be late.
- Hızlı koşmalıyım yoksa geç kalacağım.
Tom currently holds the school record for the 100 yard dash.
- Tom şu anda 100 yarda hızlı koşmada okul rekorunu elinde tutuyor.