Kızım bir piyano istiyor.
- Meine Tochter will ein Klavier.
Piyano çalan kız kardeşimdir.
- Das Mädchen, das Klavier spielt, ist meine Schwester.
Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu itti.
- The musician shook his head and pushed his little piano away.
Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
- This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano.
I often hear her play the piano.
- Ich höre sie oft Klavier spielen.
He plays the piano very well.
- Er spielt sehr gut Klavier.