Tom besbelli bir şey hakkında üzgün.
- Tom is obviously upset about something.
Tom besbelli üzgündü.
- Tom was obviously upset.
Onun hatalı olduğu açıktır.
- It's obvious he's wrong.
Mantık açıkça senin güçlü noktandır.
- Logic is obviously your strong point.
Onun bizi umursamadığı belli.
- It's obvious that she doesn't care about us.
Tom'un zengin bir adam olduğu belliydi.
- Tom was obviously a rich man.
Onun beni sevdiği apaçık.
- It's very obvious that he likes me.
Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.
- In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.
Durumun daha kötüye gitmediği ortada.
- It is obvious that his condition has not worsened.
Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.
- In retrospect, it may seem obvious that we shouldn't have been burning our trash so close to our house.