I am working full-time at a bookshop until the end of September.
- Ben eylül ayı sonuna kadar bir kitapçıda tam zamanlı olarak çalışacağım.
What is the difference between a bookshop in a small town and in a big city?
- Küçük şehirdekiyle büyük şehirdeki kitapçı arasındaki fark nedir?
She goes to the bookstore once a week.
- O, haftada bir kez kitapçıya gider.
You can get it at a bookstore.
- Bir kitapçıdan alabilirsin.
The bookseller reads a lot of books.
- Kitapçı çok kitap okur.
You can't get this at any bookseller's.
- Bunu herhangi kitapçıdan alamazsın.
Is there a book store in the hotel?
- Otelde bir kitapçı var mıdır?
I bought this book at the book store in front of the station.
- Ben bu kitabı istasyonun önündeki kitapçıda aldım.
These are very old books.
- Bunlar çok eski kitaplar.
Is she reading a book? Yes, she is.
- O bir kitap okuyor mu? Evet, o okuyor.
The paperback version is cheaper.
- Karton kapaklı kitap versiyonu daha ucuz.
Books are the paper memory of mankind.
- Kitaplar insanlığın kağıt hafızasıdır.
For the time being I want to work at that bookstore.
- Ben şimdilik o kitapçıda çalışmak istiyorum.
Were I free from work, I could read these books.
- İşim olmasa, bu kitapları okuyabilirim.
This book comes in two volumes.
- Bu kitap iki cilt halinde geliyor.
The art of recognizing matsutake mushrooms became my passion, culminating in my writing a book on it.
- Matsutake mantarlarını tanıma sanatı benim tutkum oldu, bu tutku ona dair bir kitap yazmamla sonuçlandı. .
I'm now busy writing a book.
- Şimdi bir kitap yazmakla meşgulüm.
Was the book interesting?
- Kitap enteresan mıydı?
I paid five dollars for the book.
- Kitap için beş dolar ödedim.