Some read books just to pass time.
- Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
He was reading a textbook on American history.
- O, Amerikan tarihine dair bir ders kitabı okuyordu.
The original was written as a school textbook.
- Orijinali bir ders kitabı olarak yazılmıştır.
Books are made out of paper.
- Kitaplar kağıttan yapılırlar.
Books are the paper memory of mankind.
- Kitaplar insanlığın kağıt hafızasıdır.
For the time being I want to work at that bookstore.
- Ben şimdilik o kitapçıda çalışmak istiyorum.
This book is one of the poet's best works.
- Bu kitap şairin en iyi eserlerinden biridir.
This book comes in two volumes.
- Bu kitap iki cilt halinde geliyor.
He's writing a book now.
- O şimdi bir kitap yazıyor.
The art of recognizing matsutake mushrooms became my passion, culminating in my writing a book on it.
- Matsutake mantarlarını tanıma sanatı benim tutkum oldu, bu tutku ona dair bir kitap yazmamla sonuçlandı. .
I paid five dollars for the book.
- Kitap için beş dolar ödedim.
Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?
This manual is only available electronically. There is no printed version.
- Bu el kitabı yalnızca elektronik olarak mevcuttur. Basılı bir versiyonu yoktur.
The manual is in Spanish only.
- El kitabı sadece İspanyolca.