Mary Tom'a bir yastıkla vurdu.
- Maria schlug Tom mit einem Kissen.
Koltuk minderi ayrı olarak satılır.
- Seat cushions are sold separately.
Kanepedeki minderler koltuklardakilerle eşleşmiyor.
- The cushions on the sofa don't match those on the armchairs.
Tom bir şey için kanepe yastıklarının altına bakıyordu.
- Tom was looking under the couch cushions for something.
Ben bir yastık yapacağım ve onu köknar iğneleri ile dolduracağım.
- I'm going to make a cushion and fill it with fir needles.
Whose pillows are these? They are Kenza's.
- „Wem gehören diese Kissen?“ — „Sie gehören Kenza.“
When you make the bed, don't forget to fluff up the pillows.
- Wenn du das Bett machen wirst, vergiss nicht, die Kissen aufzuschütteln.