Onun çenesine vurdum.
- I hit him on the chin.
Oğlan kızın çenesini okşadı ve yanağından öptü.
- The boy caressed the girl's chin and kissed her cheek.
Benim hayalim, akıcı bir şekilde Çince konuşmak.
- My dream is to speak Chinese fluently.
Çinceyi iyi konuşmak zordur.
- It is difficult to speak Chinese well.
I punched him in the chin.
- Ich schlug ihm auf das Kinn.
Tom picked up a napkin and wiped Mary's chin.
- Tom nahm sich eine Serviette und wischte damit Marias Kinn ab.