Lütfen yemeğinden sonra masayı temizle.
- Kindly clear the table after your meal.
Lütfen ona bir göz atmama izin verir misin?
- Will you kindly let me have a look at it?
O beni nezaketle eve götürdü.
- She kindly gave me a ride home.
Kız atına kibarca davrandı.
- The girl treated her horse kindly.
Tom soruyu kibarca yanıtladı.
- Tom kindly answered the question.
O, nazikçe bana yolu gösterdi.
- She kindly showed me the way.
Beni nazikçe istasyona götürdü.
- He kindly drove me to the station.
Aceleciliği ve sabırsızlığı hoş karşılamam.
- I don't take kindly to pushiness or impatience.
Bizim öğretmenimiz hem sert hem de yumuşak huyludur.
- Our teacher is at once stern and kindly.
Gelişmeleri takip etmek için üç çeşit gazete okurum.
- I read three kind of newspapers in order to keep abreast with the times.
Bu gölde çeşitli balıklar var.
- This lake abounds in various kinds of fish.
O bugün kibarlaşıyor.
- He is being kind today.
Mary Bill'in kibarlığını doğal karşılıyor.
- Mary takes Bill's kindness for granted.
Bu cins bir ağacı daha önce hiç görmedim.
- I've never seen that kind of tree before.
Bu ne cins bir köpek?
- What kind of dog is this?
Sporun her türünü sever.
- He likes all kinds of sports.
Sizin hangi tür şarabınız var?
- What kind of wine do you have?
O, onu mağazaya götürecek kadar nazikti.
- He was kind enough to take him to the shop.
Onun nazik olduğunu söyledin ve o öyle.
- You said she was kind and so she is.
Ben senin iyiliğin için ne kadar teşekkür etsem azdır.
- I can't thank you enough for your kindness.
İyiliğiniz için size minnettarım.
- I am grateful to you for your kindness.
Bildiğim kadarıyla kendisi yardımsever bir kız.
- As far as I know, she is a kind girl.
Tom'un yardımsever bir kalbi var.
- Tom has a kind heart.
Her zaman olduğun iyi kalpli adam ol.
- Be the kindhearted man you always were.
Sen çok iyi kalplisin.
- You're so kind-hearted.
Ann'in müşfik bir kalbi var.
- Ann has a kind heart.
Müşfik bir kalbi var.
- She has a kind heart.
Yaşadığı sürece onun iyilikseverliğini unutmadı.
- She did not forget his kindness as long as she lived.
Bir taraftan o herkese naziktir fakat diğer taraftan çok fazla içtenlikle davranmaz.
- On the one hand he is kind to everyone, but on the other hand he never behaves with too much familiarity.
Tavsiyen ve nezaketin için içten minnettarım.
- I deeply appreciate your advice and kindness.
Leyla nazik, tatlı ve sevecendi.
- Layla was kind, sweet, and caring.
Her tip kitabı okurum.
- I read all kinds of books.
Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.
- Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down.
Beni akşam yemeğine davet etmeniz büyük incelik.
- It is very kind of you to invite me to dinner.
Bana yerinizi vermeniz büyük incelik.
- It is very kind of you to give me your seat.
Sen çok iyi kalplisin.
- You're so kind-hearted.
Kız kardeşim çocuklara karşı iyi kalplidir.
- My sister is kind to children.
Özür dilerim. Aynı şekilde sana geri ödeyeceğim.
- I'm sorry, I'll pay you back in kind.
Sen çok iyi kalplisin.
- You're so kind-hearted.
Her zaman olduğun iyi kalpli adam ol.
- Be the kindhearted man you always were.
Tom Mary'ye ne tür müzikten hoşlandığını sordu.
- Tom asked Mary what kind of music she liked.
Bu tür şey olduğunda, Tom bundan hoşlanmıyor.
- Tom doesn't like it when this kind of stuff happens.
A kindly old man sits on the park bench every afternoon feeding pigeons.
Kindly move your car out of the front yard.
Aunt Daisy didn't take it kindly when we forgot her anniversary.
He kindly offered to take us to the station in his car.
I got my traps out of the canoe and made me a nice camp in the thick woods. I made a kind of a tent out of my blankets to put my things under so the rain couldn't get at them.
why haue ye slayne my houndes said syr gauayne, for they dyd but their kynde .
This is a strange kind of tobacco.
The years have been kind to Richard Gere, he ages well.
We don't take kindly to your type around here.