He asked me whether anybody was there.
- O, bana orada kimsenin olup olmadığını sordu.
Why doesn't anybody translate my sentences?
- Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
Hide this in a safe place. I don't want anyone getting their hands on it.
- Bunu güvenli bir yerde sakla. Ona kimsenin dokunmasını istemiyorum.
There was hardly anyone in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
No one wants to listen to my opinions.
- Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
No one understands me.
- Hiç kimse beni anlamıyor.
No man is without his faults.
- Hiç kimse hatasız değildir.
I asked many persons about the store, but no one had heard of it.
- Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.
No one speaks this language anymore.
- Artık hiç kimse bu dili konuşmuyor.
There was hardly anyone in the room.
- Odada hiç kimse yoktu.
I asked many persons about the store, but no one had heard of it.
- Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.
He is such a bad person that everybody dislikes him.
- O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz.
We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
- Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
No one knows exactly how many people considered themselves hippies.
- Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.
No one has time for that sort of thing.
- Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.
Have you told anyone about the surprise party?
- Sürpriz partiden kimseye bahsettin mi?
Aside from him, nobody else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
No one understands that.
- Onu hiç kimse anlamıyor.
No one shall be arbitrarily deprived of his property.
- Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
We reached the poor soul we had to help.
- Biz yardım etmek zorunda olduğumuz fakir kimseye ulaştık.
In the store, there's not a soul to listen to us.
- Dükkanda bizi dinleyecek kimse yok.
I'm looking for somebody who understands French.
- Fransızca anlayan kimseyi arıyorum.
I am somebody and I am important.
- Ben önemli kimseyim ve önemliyim.
No man received enough votes to win the nomination.
- Hiç kimse adaylığı kazanmak için yeterli oy almadı.
Because no man can speak my language.
- Çünkü hiç kimse benim dilimi konuşamaz.
Nobody knows why this kind of thing happens.
- Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
No one ever saw such a thing.
- Hiç kimse şimdiye kadar böyle bir şey görmedi.
Why didn't someone help Tom?
- Neden kimse Tom'a yardım etmedi?
No one ever really knows what's going through someone else's head.
- Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
- Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
Nobody lives in this house.
- Bu evde hiç kimse yaşamıyor.