Tom ran out of matches so he couldn't light the fire.
- Tom tüm kibriti tüketti bu yüzden ateşi yakamadı.
Tom knows better than to play with matches.
- Tom'un kibritlerle oynamayacak kadar aklı var.
This radio is no bigger than a matchbook.
- Bu radyo bir kibrit kutusundan daha büyük değil.
That radio is no bigger than a matchbox.
- O radyo, bir kibrit kutusundan daha büyük değildir.
That weirdo breeds cockroaches in a matchbox.
- O ucube bir kibrit kutusunda hamam böcekleri yetiştirir.
He gathered the last three matchsticks left on the floor.
- O, yerde bırakılmış son üç kibrit çöpünü topladı.
Tom knows better than to play with matches.
- Tom'un kibritlerle oynamayacak kadar aklı var.
He felt for his matches and found them in his back pocket.
- O, kibritlerini hissetti ve onları arka cebinde buldu.