kişiler

listen to the pronunciation of kişiler
Турецкий язык - Английский Язык
(Bilgisayar) users
(Bilgisayar) persons

We tried our best to find the missing persons. - Biz kayıp kişileri bulmak için elimizden geleni yaptık.

Tom's was the first name on the list of persons of interest after Mary's murder. - Mary'nin cinayetinden sonra Tom'unki ilgi kişiler listesinde ilk isimdi.

people

Tom was looking for some people to help him move his piano. - Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu.

Generosity is innate in some people. - Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır.

kişi
person

You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without. - Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.

I bought a new personal computer yesterday. - Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım.

kilit kişiler
key people
bekleyen kişiler
queue
etkin kişiler
(deyim) big guns
kişi
persona

Personal computers are very useful. - Kişisel bilgisayarlar çok kullanışlıdır.

Personal computers are of great use. - Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.

kişi
thing

I was the one who did the wrong thing, not you. - Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.

Were you the one who planned this whole thing? - Bütün bu şeyi planlayan kişi sen miydin?

kişi
cove
kişi
figure

A really perceptive person can figure out a whole situation with just a few clues. That's the kind of person I want you to become. - Sezgileri gerçekten kuvvetli bir insan bütün bir durumu sadece birkaç ipucuyla çözebilir. Bu olmak istediğim kişi türüdür.

A strange figure suddenly came through the door. - Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.

kişi
(Bilgisayar) contact

We are sorry, the person you are trying to contact is not available. - Üzgünüz, iletişim kurmaya çalıştığınız kişi mevcut değil.

Would you like to add me to your contact list? - Kişi listene beni eklemek ister misin?

uzman kişiler
experts
yetkili kişiler
the authorities
önemli ve güçlü kişiler
(deyim) big guns
kişi
self

Many people suffer from low self-esteem. - Birçok kişi kendine saygı azlığından muzdarip.

She is a selfish person. - O bencil bir kişidir.

kişi
fellow
kişi
soul

You're a brave soul if you want to climb the Urals. - Urallara tırmanmak istiyorsan sen cesur bir kişisin.

Tom is a very brave soul. - Tom çok cesur bir kişidir.

kişi
individual

Changes in society come from individuals. - Toplumdaki değişiklikler kişilerden gelir.

Every person is an individual. - Her kişi bir bireydir.

kişi
man

That's one small step for man, one giant leap for mankind. - Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.

There were too many people at the concert. - Konserde çok fazla kişi vardı.

kişi
life

We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed. - Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.

You are the most important person in my life. - Hayatımda en önemli kişi sizsiniz.

kişi
bird

Fine feathers make fine birds. - Güzel giysiler kişiyi güzel gösterir.

kişi
people

Only a few people showed up on time. - Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.

There are four people in my family. - Ailemde dört kişi var.

kişi
bod

The police drew up a list of persons of interest after the discovery of Mary's body. - Polis Mary'nin vücudunun keşfinden sonra ilgi kişilerin bir listesini hazırladı.

Sami was the one who discovered Layla's body. - Sami, Leyla'nın cesedini keşfeden kişiydi.

kişi
character

He is a man of character. - O kişilikli bir insandır.

She has totally changed her character. - Kişiliğini tamamen değiştirdi.

Kişi
capita

The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago. - Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.

Alofi is the capital of Niue, and its population is about 580 people. - Alofi, Niue'nin başkentidir ve nüfusu yaklaşık 580 kişidir.

gerçek kişiler
(Hukuk) natural persons
güven ve güvenilir kişiler
trust and trustees
güvenilir kişiler
(Bilgisayar) trusted people
kişi
gram. person
kişi
cad
kişi
one

One more person will be joining us later. - Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak.

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

kişi
person, human being
kişi
head

If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders. - Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.

More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head. - Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.

kişi
person, individual; dramatis persona
kişi
poll
kişi
Wight
kişi
dramatis persona
kişi
wallah
konu, yer ve kişiler
(Bilgisayar) topic, place and people
kuruldaki kişiler; psikolojik harekat taburu
(Askeri) persons on board; psychological operations battalion
meslekten kişiler
the profession
non-diabetik kişiler
(Tıp) non-diabetic people
saygıdeğer kişiler
respectabilities
sosyal haklardan mahrum kişiler
deprived persons
tüzel kişiler
private corporation
tüzel kişiler
(Hukuk) legal persons
uluslar arası alanda yerinden edilmiş kişiler
(Hukuk) Internationally displaced persons
yerinden edilmiş kişiler
(Hukuk) displaced persons
yerlerinden olmuş kişiler, mülteciler ve tahliye edilenler
(Askeri) displaced persons, refugees, and evacuees
önemli kişiler
men of worth
önemli kişiler
worthies
özel kişiler
(Hukuk) private persons
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kişiler в Турецкий язык Турецкий язык словарь

kişiler arası
Bütün insanları göz önüne alan
kişiler arası ilişki
Bireyler arasındaki toplumsal etkileşim veya karşılaşma
Kişi
nüfus
Kişi
zeyt
Kişi
şahıs
Kişi
kimse
Kişi
zeyd
kişi
Bir eserde (oyun, roman, hikâye) yer alan kimse
kişi
Erkek
kişi
Eş, koca: "Kişiyi vezir eden de karısı, rezil eden de."- Atasözü
kişi
İnsan, kimse, şahıs
kişi
Eş, koca
kişi
İnsan, kimse, şahıs: "Dilenciler de sayıda olduğu hâlde, yirmi otuz kişi kadardık."- M. Ş. Esendal
kişi
Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs
kişi
Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs
kişiler
Избранное