They studied the map to find a short cut.
- Kestirme bir yol bulmak için haritayı incelediler.
They studied the map to find a short cut.
- Kestirme bir yol bulmak için haritaya baktılar.
I'll take a shortcut across the garden.
- Ben bahçenin içinden kestirmeden gideceğim.
They studied the map to find a short cut.
- Kestirme bir yol bulmak için haritaya baktılar.
If you're sleepy, you should take a nap.
- Uykunuz varsa, biraz kestirmelisiniz.
It's time for your afternoon nap.
- Sizin öğleden sonra kestirmenizin zamanı.
Tom has a poor sense of direction.
- Tom'un kötü bir yön kestirme yeteneği var.
A few hours' catnap will do you well.
- Birkaç saatlik kestirme seni iyi yapacaktır.
We won't be able to arrive at the harbor in time. Let's take a shortcut.
- Biz zamanında limana varamayacağız. Kestirmeden gidelim.
They studied the map, trying to find a shortcut.
- Onlar kestirme bir yol bulmaya çalışırken haritayı incelediler.
Tom said he wanted to take an afternoon nap.
- Tom öğleden sonra kestirmek istediğini söyledi.
You might want to take an afternoon nap.
- Öğleden sonra kestirmek isteyebilirsin.
This is the shortcut that I usually take to school.
- Bu genellikle okula gittiğim kestirme yol.
It's a shortcut to the school.
- Bu, okula bir kestirme yoldur.
I want to snooze some more.
- Biraz daha kestirmek istiyorum.
Please give me something to kill the pain.
- Lütfen bana ağrı kesecek bir şey ver.
I need some medicine to kill the pain.
- Ağrıyı kesmek için biraz ilaca ihtiyacım var.
They cut down the tree.
- Onlar ağacı kestiler.
Tom cut down a tree in his yard.
- Tom bahçesindeki bir ağacı kesti.
Don't cut in while we're talking.
- Biz konuşuyorken kesme.
Please don't cut in while I'm talking with him.
- Onunla konuşurken lütfen sözümü kesmeyin.
I cut myself with a hacksaw.
- Bir demir testeresi ile kendim kestim.
Tom hacked Mary's leg off with a rusty machete.
- Tom paslı bir pala ile Mary'nin bacağını kesti.
If you cut the tail off of a lizard, it will grow back.
- Bir kertenkelenin kuyruğunu kesersen, o tekrar uzar.
It's easy to cut cheese with a knife.
- Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.
Banks are cutting lending to industrial borrowers.
- Bankalar endüstriyel boçlulara kredi vermeyi kesiyor.
Tom is cutting corners.
- Tom köşeleri kesiyor.
We were cut off while talking on the telephone.
- Biz telefonda konuşurken bağlantı kesildi.
Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete.
- Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.
Tom cut his hand with a rusty knife.
- Tom paslı bir bıçakla elini kesti.
The tip of the knife is sharp.
- Bıçağın ucu keskindir.
I resolved to break up with her cleanly.
- Onunla ilişkimi tamamen bitirmeye kesin karar verdim.
The thief cut the telephone lines before breaking into the house.
- Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.
I had to amputate Tom's leg.
- Tom'un bacağını kesmek zorunda kaldım.
Tom had one of his legs amputated.
- Tom bacaklarından birini kestirdi.
What you have done is absolutely inexcusable.
- Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.
Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already!
- Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!
Tom slit Mary's throat.
- Tom Mary'nin boğazını kesti.
Tom slit open the envelope.
- Tom zarfı keserek açtı.
You're not a child anymore so cut it out!
- Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.