He doesn't allow interruptions.
- O, kesintilere izin vermez.
Tom was annoyed at the interruption.
- Tom kesintide rahatsız oldu.
The banker's pay cut was temporary, not permanent.
- Bankerin maaş kesintisi geçiciydi, kalıcı değil.
There's been a power cut.
- Bir elektrik kesintisi vardı.
The library near my house is now open only three days a week due to budget cutbacks.
- Evimin yanındaki kütüphane bütçe kesintileri yüzünden şimdi haftada yalnızca üç gün açık.
Tom and Mary lost their jobs due to budget cutbacks.
- Tom ve Mary bütçe kesintileri yüzünden işlerini kaybettiler.