Tom should definitely go visit Mary next weekend.
- Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli.
Tom should definitely visit an art museum or two while he's in France.
- Tom Fransa'da iken kesinlikle bir ya da iki sanat müzesini ziyaret etmeli.
If you’ve only slept for three hours, you certainly won’t do well in the exam.
- Sadece üç saat uyuduysan, kesinlikle sınavda iyi yapmayacaksın.
He is certainly not without courage.
- O, kesinlikle cesaretsiz değildir.
It is absolutely impossible to do so.
- Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.
I agree with you absolutely.
- Ben kesinlikle size katılıyorum.
I think that's exactly what I'd do.
- Sanırım o kesinlikle yapacağım şeydir.
I can't exactly tell Tom that.
- Onu Tom'a kesinlikle söyleyemem.
That's precisely why I need to meet Tom.
- Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
He is precisely the man we're looking for.
- O kesinlikle aradığımız adam.
Smoking is strictly prohibited.
- Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
Smoking is strictly forbidden here.
- Burada sigara içmek kesinlikle yasaktır.
It's not really my cup of tea.
- Kesinlikle bana göre değil.
I really want another chance.
- Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum.
The atmosphere in the room was decidedly frosty.
- Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.
Translation is by no means easy.
- Çeviri kesinlikle kolay değil.
That politician is by no means honest.
- O politikacı kesinlikle dürüst değil.
He is precisely the man we're looking for.
- O kesinlikle aradığımız adam.
That's precisely why I need to meet Tom.
- Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.
His secretary flatly denied leaking any confidential information.
- Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.
She flatly refused to let him in.
- Onun içeri girmesine kesinlikle izin vermedi.
Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.
- Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.
The day will surely come when your dream will come true.
- Hayalinin gerçekleşeceği gün kesinlikle gelecek.
You are bound to fail unless you study harder.
- Daha çok çalışmazsan, kesinlikle başarısız olursun.
He is bound to pass the test.
- O kesinlikle sınavı geçecek.