kesinlikle

listen to the pronunciation of kesinlikle
Турецкий язык - Английский Язык
definitely

Tom should definitely go visit Mary next weekend. - Tom bir sonraki hafta sonu kesinlikle Mary'yi ziyarete gitmeli.

Tom should definitely ask for Mary's opinion. - Tom kesinlikle Mary'nin fikrini sormalıdır.

certainly

He is certainly not without courage. - O, kesinlikle cesaretsiz değildir.

You can certainly swim in the lake, but there is no sense in doing so. - Gölde kesinlikle yüzebilirsin fakat öyle yapmanın anlamı yok.

absolutely

It is absolutely impossible to do so. - Öyle yapmak kesinlikle imkansızdır.

I looked down and had absolutely nothing to say. - Aşağı baktım ve kesinlikle söyleyecek hiçbir şeyim yoktu.

exactly

Tom definitely knows exactly what happened. - Tom kesinlikle tam olarak ne olduğunu biliyor.

That's exactly what Tom was afraid of. - Bu Tom'un kesinlikle korktuğu şey.

certainly, definitely, clearly, surely, absolutely, for certain, without fail; not on any account, on no account
strictly

The importation of rare wild animals to this country is strictly prohibited. - Ender vahşi hayvanların bu ülkeye ithalatı kesinlikle yasaklanmıştır.

Smoking is strictly forbidden here. - Burada sigara içmek kesinlikle yasaktır.

precisely

That's precisely why I need to meet Tom. - Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.

He is precisely the man we're looking for. - O kesinlikle aradığımız adam.

for certain
definitively
you bet
doubtless
(Politika, Siyaset) decisively
on no account
not on your life
ywis
undoubtedly
precise

That's precisely why I need to meet Tom. - Tom'la tanışmak istememin nedeni kesinlikle bu.

He is precisely the man we're looking for. - O kesinlikle aradığımız adam.

in no way
not on any account
(deyim) far and away
for good
(Konuşma Dili) all right
(Ticaret) upon no account
flatly

His secretary flatly denied leaking any confidential information. - Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.

She flatly refused to let him in. - Onun içeri girmesine kesinlikle izin vermedi.

by no means, in no way, no way, absolutely not
emphatically
decidedly

The atmosphere in the room was decidedly frosty. - Odadaki atmosfer kesinlikle soğuktu.

by no means

That politician is by no means honest. - O politikacı kesinlikle dürüst değil.

Translation is by no means easy. - Çeviri kesinlikle kolay değil.

blankly
roundly
very definitely, most certainly; very clearly, unequivocally, in no uncertain terms
nohow
declaredly
not by a fraction
of a surety
really

I really want another chance. - Ben kesinlikle bir şans daha istiyorum.

It's not really my cup of tea. - Kesinlikle bana göre değil.

expressly
sure

It's great! You'll laugh for sure. - O harika! Kesinlikle güleceksiniz.

The day will surely come when your dream will come true. - Hayalinin gerçekleşeceği gün kesinlikle gelecek.

assuredly
easily
surely
by no manner of means
clearly
damn well
bound to

He is bound to pass the test. - O kesinlikle sınavı geçecek.

Tom is bound to lose the race. - Tom kesinlikle yarışı kaybedecek.

bloody well
make sure of
not in the slightest
rightly
without question
definatly
defınıtely
definately
dogmatically
kesinlikle hayır
no way
kesinlikle (cevap olarak)
absolutely
kesinlikle katılıyorum
(Bilgisayar) agree strongly
kesinlikle yasaktır
strictly forbidden
kesinlikle anlaşmak
(deyim) see eye to eye with
kesinlikle değil
not at all
kesinlikle doğru
(deyim) on the nose
kesinlikle doğru
(deyim) on the button
kesinlikle doğru saymak
(deyim) take as gospel
kesinlikle emin olmak
(Konuşma Dili) bet one's boots on
kesinlikle ifade etmek
enunciate
kesinlikle kabul etmemek
damn
kesinlikle olamaz
(Konuşma Dili) my foot
kesinlikle olmaz
by no means
kesinlikle olmaz
no way
kesinlikle reddetme
point blank denial
kesinlikle reddetmek
refuse point blank
Турецкий язык - Турецкий язык
Kesin bir biçimde, kesin olarak, her hâlde, mutlaka, kat'iyen
Kesin bir biçimde, kesin olarak, her hâlde, mutlaka, katiyen
kesinlikle
Избранное