Jefferson believed firmly in the value of education.
- Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.
I'm firmly opposed to corporal punishment.
- Ben işkenceye kesin olarak karşıyım.
I don't know for certain when he will come.
- Ben onun ne zaman geleceğini kesin olarak bilmiyorum.
No one knew for certain how the accident happened.
- Kimse kazanın nasıl olduğunu kesin olarak bilmiyordu.
That's precisely what you need now.
- Artık ihtiyacın olan kesin olarak budur.
Where did you find it? Somewhere in the forest. I couldn't say precisely.
- Onu nereden buldun? Ormanda bir yerde. Kesin olarak söyleyemem.
I don't know exactly where I am.
- Nerede olduğumu kesin olarak bilmiyorum.
I know exactly when that happened.
- Ne zaman olduğunu kesin olarak biliyorum.
He decided to give up smoking once and for all.
- Sigara içmekten kesin olarak vazgeçti.
I stopped smoking once and for all.
- Sigara içmeyi kesin olarak bıraktım.
No one ever really knows what's going through someone else's head.
- Birinin kafasından neler geçtiğini kimse kesin olarak bilemez.
We cannot really predict anything.
- Hiçbir şeyi kesin olarak öngöremeyiz.