kesene

listen to the pronunciation of kesene
Турецкий язык - Английский Язык

Определение kesene в Турецкий язык Английский Язык словарь

kes
{f} hewed
kes
plimsoll
kes
sneaker
kes
(Bilgisayar) kill

I thought for sure we'd be killed. - Kesinlikle öldürüleceğimizi düşündüm.

I need some medicine to kill the pain. - Ağrıyı kesmek için biraz ilaca ihtiyacım var.

kes
cut down

Are you going to cut down all the trees here? - Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?

They cut down the tree. - Onlar ağacı kestiler.

kes
truncate
kes
cut in

While I was talking on the telephone with John, the operator cut in. - Ben John ile telefonda konuşurken, operatör kesti.

Please don't cut in while I'm talking with him. - Onunla konuşurken lütfen sözümü kesmeyin.

kes
hew
kes
{f} hack

Tom hacked Mary's leg off with a rusty machete. - Tom paslı bir pala ile Mary'nin bacağını kesti.

I cut myself with a hacksaw. - Bir demir testeresi ile kendim kestim.

kes
cutoff
kes
{f} cut

These scissors don't cut well. - Bu makas iyi kesmiyor.

The scissors won't cut anything. - Makas bir şey kesmez.

kes
{f} cutting

Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors? - Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?

Banks are cutting lending to industrial borrowers. - Bankalar endüstriyel boçlulara kredi vermeyi kesiyor.

kes
{f} hewn
kes
cut the cackle
kes
cut off

Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete. - Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.

A doctor quickly cut off his left arm and stopped the heavy bleeding. - Bir doktor derhal onun sol kolunu kesip çıkardı ve ağır kanamayı durdurdu.

kes
{f} excise
kes
{f} shear
kes
{f} knife

He cut his finger with the knife. - O, bıçakla parmağını kesti.

The tip of the knife is sharp. - Bıçağın ucu keskindir.

kes
{f} rip
kes
{f} shorn
kes
break

Rock breaks scissors. Scissors cut paper. Paper smothers rock. - Taş, makası ezer. Makas, kağıdı keser. Kağıt, taşı kaplar.

He's always breaking into our conversation. - Her zaman konuşmamızı kesiyor.

kes
amputate

People with amputated limbs continue to feel them as if they were still there. - Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.

Tom's foot had to be amputated after it had become infected with gangrene following a severe frostbite. - Şiddetli bir donmanın ardından kangrenle enfekte olduktan sonra Tom'un ayağı kesilmek zorunda kaldı.

kes
curtail
kes
gym boot, sneaker
kes
less of that
kes
cut it out!
kes
have done

Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already! - Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!

What you have done is absolutely inexcusable. - Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.

kes
dry up
kes
basketball shoe, (high-topped) sneaker
kes
cut#off
kes
exscind
kes
lance
kes
trephine
kes
shutt#off
kes
slit

Tom and his buddies slit the throats of eleven men and women. - Tom ve onun arkadaşları on bir erkek ve kadının boğazlarını kesti.

Tom slit his own throat. - Tom kendi boğazını kesti.

kes
trepan
kes
shutt off
kes
gash
kes
cut it out

You're not a child anymore so cut it out! - Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.

kes
heckle
kes
resect
Английский Язык - Английский Язык

Определение kesene в Английский Язык Английский Язык словарь

kes
the kestrel
Kes
kes
kes
Uncut hair, one of the five physical symbols that a Khalsa Sikh must have It is a symbol of spirituality
kes
The ISO 4217 currency code for the Kenyan Shilling
kes
Unshorn Hair
kesene
Избранное