kesene

listen to the pronunciation of kesene
Турецкий язык - Английский Язык

Определение kesene в Турецкий язык Английский Язык словарь

kes
{f} hewed
kes
plimsoll
kes
sneaker
kes
(Bilgisayar) kill

Please give me something to kill the pain. - Lütfen bana ağrı kesecek bir şey ver.

Can you give me something to kill the pain? - Bana ağrıyı kesecek bir şey verebilir misin?

kes
cut down

Tom cut down a tree in his yard. - Tom bahçesindeki bir ağacı kesti.

I saw him cut down a tree. - Onun bir ağacı kestiğini gördüm.

kes
truncate
kes
cut in

Please don't cut in while I'm talking with him. - Onunla konuşurken lütfen sözümü kesmeyin.

While I was talking on the telephone with John, the operator cut in. - Ben John ile telefonda konuşurken, operatör kesti.

kes
hew
kes
{f} hack

Tom hacked Mary's leg off with a rusty machete. - Tom paslı bir pala ile Mary'nin bacağını kesti.

Tom hacked Mary's arm off with a sword. - Tom Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.

kes
cutoff
kes
{f} cut

The scissors won't cut anything. - Makas bir şey kesmez.

Are you going to cut down all the trees here? - Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?

kes
{f} cutting

Banks are cutting lending to industrial borrowers. - Bankalar endüstriyel boçlulara kredi vermeyi kesiyor.

If you're not out of the shower in five minutes, I'm cutting the hot water! - Beş dakika içinde duştan çıkmazsan, sıcak suyu kesiyorum!

kes
{f} hewn
kes
cut the cackle
kes
cut off

Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off. - Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.

Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete. - Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.

kes
{f} excise
kes
{f} shear
kes
{f} knife

He cut his finger with the knife. - O, bıçakla parmağını kesti.

The tip of the knife blade is sharp. - Bıçak ağzının ucu keskindir.

kes
{f} rip
kes
{f} shorn
kes
break

I resolved to break up with her cleanly. - Onunla ilişkimi tamamen bitirmeye kesin karar verdim.

The thief cut the telephone lines before breaking into the house. - Eve girmeden önce, hırsız telefon hatlarını kesmiş.

kes
amputate

Tom had one of his legs amputated. - Tom bacaklarından birini kestirdi.

I had to amputate Tom's leg. - Tom'un bacağını kesmek zorunda kaldım.

kes
curtail
kes
gym boot, sneaker
kes
less of that
kes
cut it out!
kes
have done

What you have done is absolutely inexcusable. - Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.

Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already! - Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!

kes
dry up
kes
basketball shoe, (high-topped) sneaker
kes
cut#off
kes
exscind
kes
lance
kes
trephine
kes
shutt#off
kes
slit

Tom slit his own throat. - Tom kendi boğazını kesti.

Tom and his buddies slit the throats of eleven men and women. - Tom ve onun arkadaşları on bir erkek ve kadının boğazlarını kesti.

kes
trepan
kes
shutt off
kes
gash
kes
cut it out

You're not a child anymore so cut it out! - Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.

kes
heckle
kes
resect
Английский Язык - Английский Язык

Определение kesene в Английский Язык Английский Язык словарь

kes
the kestrel
Kes
kes
kes
Uncut hair, one of the five physical symbols that a Khalsa Sikh must have It is a symbol of spirituality
kes
The ISO 4217 currency code for the Kenyan Shilling
kes
Unshorn Hair
kesene
Избранное