We must take good care of ourselves.
- Kendimize iyi bakmalıyız.
We need to take care of ourselves.
- Kendimize bakmalıyız.
We should keep this for ourselves.
We did it ourselves.
It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
Tom doesn't seem to have any self-confidence.
- Tom kendine güveni var gibi görünmüyor.
Is it possible to pass the tax accountant exam by self study?
- Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?
Tom and Mary spoke in their respective languages.
- Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.
Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders.
- Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.
The most valuable skill one can acquire is the ability to think for oneself.
- Bir kişinin kazanabileceği en değerli beceri, kendini düşünebilme yeteneğidir.
It's very difficult to know oneself.
- Kendini bilmek çok zordur.
She soon adjusted herself to village life.
- Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.
She wears high heels to make herself look taller.
- O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
- Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
America fancies itself the world's freest nation.
- Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.
History repeats itself.
- Tarih kendini tekrarlar.
In the automotive industry of the 1970's, Japan beat the U.S. at its own game.
- 1970'lerin otomotiv endüstrisinde Japonya kendi oyununda ABD'yi yendi.
Crises do not automatically produce the right recipes against them.
- Krizler kendilerine karşı doğru tarifleri otomatik olarak üretmez.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
Worse than a simple fool is a fool believing himself intelligent.
- Kendini zeki sanan bir aptal, basit bir aptaldan daha kötüdür.
First of all, please do a simple self-introduction.
- Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.
I showed her my room.
- Ona kendi odamı gösterdim.
The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
- Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
John helped himself to several pieces of pie without asking.
- John sormadan birkaç adet pastayı kendisi aldı.
I've also done the same thing several times myself.
- Ben de aynı şeyi birkaç kez kendim yaptım.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
I perceive myself as my own god.
- Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
I hope to own my own house someday.
- Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.