I gave the dog a bone, stopping its barking.
- Köpeğe bir kemik verdim, havlaması durdu.
The bones remained frozen in the ice.
- Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
Mary suffers from osteoporosis.
- Mary kemik erimesinden acı çekiyor.
My cousin suffers from osteoporosis.
- Kuzenim kemik erimesinden muzdarip.