Sana ayak uydurmak zor.
- It's hard to keep up with you.
Tom Joneses'lara ayak uydurmaktan bıktığını söylüyor.
- Tom says he's tired of trying to keep up with the Joneses.
Diğer öğrencilere yetişmek için çalışmak zorundaydım.
- I had to study hard to keep up with the other students.
Ona yetişmek için çok çalışmalıyım.
- I must study hard in order to keep up with him.
Ondan geri kalmamak için çok çalışmalıyım.
- I must study hard in order to keep up with him.
... Five million jobs doesn't even keep up with our population growth. And the only reason ...
... And sometimes it was like, me trying to keep up with ...