In this place where empire and exploration meet, for every mystery we reveal, far more must remain unspoken.
- İmparatorluğun ve keşif gezisinin buluştuğu bu yerde, ortaya koyduğumuz her gizem için çok daha fazlasının söylenmeden kalması gerekir.
From the standpoint of ecology, Antarctica should be reserved solely for research, not for tourism or for commercial exploration.
- Ekoloji açısından, Antarktika turizm için ya da ticari keşif için değil, sadece araştırma için korunmalıdır.
The aircraft was conducting aerial reconnaissance.
- Uçak havadan keşif yapıyor.
We were here on a reconnaissance mission.
- Biz bir keşif görevi için buradaydık.
They made a strange discovery.
- Onlar tuhaf bir keşif yaptı.
They made a strange discovery.
- Garip bir keşif yaptılar.
Some problems are expected on their expedition.
- Onların keşif gezisinde bazı sorunlar bekleniyor.
He took part in the expedition.
- O, keşif gezisine katıldı.
That old book is a real find.
- O eski kitap gerçek bir keşiftir.
Poetry is an exploration, a revelation, and an invitation for dialogue.
- Şiir, bir keşif, bir vahiy ve diyalog için bir davettir.
The captain decided to send out a scout.
- Kaptan bir keşif gemisi göndermeye karar verdi.
The captain decided to send out a scout.
- Kaptan bir keşif gemisi göndermeye karar verdi.
He took part in the expedition.
- O, keşif gezisine katıldı.
Some problems are expected on their expedition.
- Onların keşif gezisinde bazı sorunlar bekleniyor.