He hopes to explore the uninhabited island.
- Issız adayı keşfetmeyi umuyor.
Mary has gone off to explore the mountain.
- Mary dağı keşfetmeye gitti.
Children like to explore. This can be dangerous.
- Çocuklar keşfetmekten hoşlanırlar. Bu tehlikeli olabilir.
The scientists used a bathysphere to explore the depths of the ocean.
- Bilim adamları okyanusun derinliklerini keşfetmek için bir batisfer kullandılar.
We have yet to discover an effective remedy for cancer.
- Biz hâlâ kanser için etkili bir tedavi keşfetmek zorundayız.
The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
- Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
He discovered a new star.
- Yeni bir yıldız keşfetti.
An intellectual is a person who has discovered something more interesting than sex.
- Bir aydın, seksten daha ilginç bir şey keşfetmiş bir kişidir.
I am looking forward to exploring this country and having many adventures.
- Bu ülkeyi keşfetmeyi ve bir sürü macera yaşamayı sabırsızlıkla bekliyorum.
He enjoys exploring remote areas.
- Uzak bölgeleri keşfetmekten hoşlanır.
He hopes to explore the uninhabited island.
- Issız adayı keşfetmeyi umuyor.
He wants to explore the uninhabited island.
- O, ıssız ada keşfetmek istiyor.
The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
- Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
He risked his whole fortune to discover new oil fields.
- Yeni petrol sahalarını keşfetmek için tüm servetini riske attı.
Learning another language means discovering a new world.
- Başka bir dil öğrenmek, yeni bir dünya keşfetmek demektir.