The Sagittarius and Perseus Arms of the galaxy remained unexplored for thousands of years.
- Galaksinin Yay ve Kahraman kolları binlerce yıl keşfedilmemiş olarak kaldı.
The deep layers of the ocean is still almost unexplored.
- Okyanusun derin katmanları hâlâ neredeyse keşfedilmemiş.
We're in uncharted territory here.
- Biz burada keşfedilmemiş bölgedeyiz.
Today I discovered that there's a movie called The Russians are coming! The Russians are coming!
- Bugün Ruslar geliyor! Ruslar geliyor! adında bir filmin olduğunu keşfettim.
He discovered a new star.
- Yeni bir yıldız keşfetti.
He enjoys exploring remote areas.
- Uzak bölgeleri keşfetmekten hoşlanır.
The Europeans began exploring the Americas in the late 15th century.
- Avrupalılar, Amerikaları 15. yüzyıl sonunda keşfetmeye başladılar.
The explorers discovered a skeleton in the cave.
- Araştırmacılar mağarada bir iskelet keşfettiler.
He wants to explore the uninhabited island.
- O, ıssız ada keşfetmek istiyor.