I aimed at a sparrow, but shot down a goose.
- Bir serçeye nişan aldım ama bir kaz vurdum.
Don't kill the goose that lays the golden eggs.
- Altın yumurtlayan kazı kesme.
He is digging his own grave.
- O, kendi mezarını kazıyor.
The dog was digging a hole.
- Köpek bir çukur kazıyordu.
When spring comes, they dig up the fields and plant seeds.
- İlkbahar geldiğinde onlar tarlaları kazarlar ve tohumları ekerler.
The team excavates carefully for the archaeologists.
- Takım, arkeologlar için dikkatle kazar.
The dog was digging a hole.
- Köpek bir çukur kazıyordu.
They're digging a hole.
- Onlar çukur kazıyorlar.
Tom dug a grave for his dog.
- Tom köpeği için bir mezar kazdı.
Tom dug a hole in his front yard.
- Tom ön avlusunda bir çukur kazdı.
There was a bunch of geese flying in different groups.
- Farklı gruplarda uçan bir grup kaz vardı.
Geese fly in a V shape.
- Kazlar V biçiminde uçarlar.