kaydedilen

listen to the pronunciation of kaydedilen
Турецкий язык - Английский Язык
on record

It was the greatest earthquake on record. - Şimdiye kadar kaydedilen en büyük depremdi.

July 2016 was the hottest month on record. - Temmuz 2016 kaydedilen en sıcak aydı.

(Bilgisayar) save
(Bilgisayar) recording
(Bilgisayar) saving
kaydet
{f} tape recorded
kaydet
make a record of
kaydet
{f} record

Record the broadcast on tape. - Yayını kasete kaydet.

She recorded a few sentences. - Birkaç cümle kaydetti.

kaydet
{f} recorded

Tom was looking forward to watching the football match he had recorded at home, and he was angry when he overheard someone mention the final score. - Tom evde kaydettiği futbol maçını izlemek için can atıyordu ve birinin son skordan bahsetmesine kulak misafiri olduğunda sinirliydi.

The camera recorded nothing. - Kamera hiçbir şey kaydetmedi.

kaydet
{f} recording

Aren't you recording this? - Bunu kaydetmiyor musun?

Aren't you recording us right now? - Bizi şimdi kaydetmiyor musun?

kaydet
enroll

You should have enrolled your children months ago. - Çocuklarını aylar önce kaydetmeliydin.

Fadil's parents enrolled him in a prestigious school in Cairo. - Fadıl'ın ailesi onu Kahire'deki prestijli bir okula kaydetti.

kaydet
save

You must save your files on a CD. - Dosyalarınızı bir CD'ye kaydetmelisiniz.

I forgot to save the file before switching off. - Kapatmadan önce dosyayı kaydetmeyi unuttum.

kaydet
{f} enrolling
kaydet
tape record
kaydet
{f} registered

Have you registered that here? - Onu buraya kaydettiniz mi?

The thermometer registered minus ten last night. - Dün gece termometre eksi on derece kaydetti.

kaydet
prerecord
kaydet
{f} register

Is it too late for us to register? - Kaydetmemiz için çok geç mi?

Where should we register? - Nerede kaydetmeliyiz?

Английский Язык - Турецкий язык

Определение kaydedilen в Английский Язык Турецкий язык словарь

kaydet
save
kaydet
record
kaydedilen
Избранное