kaydırma

listen to the pronunciation of kaydırma
Турецкий язык - Английский Язык
dislocation
sliding something
sliding; travelling, tracking, dollying
cin. moving the camera during a take, dollying
(Bilgisayar) scroll

In my opinion, a well-designed website shouldn't require horizontal scrolling. - Bence, iyi tasarlanmış bir web sitesi yatay kaydırma gerektirmemeli.

(Bilgisayar) float
(Bilgisayar) wrap
(Ticaret) rolling
travelling
(Askeri,Teknik) shift
tracking
(Bilgisayar) wrapping
offset
{i} shifting
catachresis
{i} scrolling

In my opinion, a well-designed website shouldn't require horizontal scrolling. - Bence, iyi tasarlanmış bir web sitesi yatay kaydırma gerektirmemeli.

(Nükleer Bilimler) sliding
slide

Sledding is very easy. All you have to do is sit down tight and let it slide. - Kızakla taşımak çok kolaydır. Yapman gereken tek şey sıkı oturmak ve onu kaydırmaktır.

kaydırma oluğu
chute
kaydırma yapmak
Get off a row
kaydırma arabası
camera car, dolly
kaydırma askısı
lighting rail
kaydırma yapmak cin
to dolly
kaydırma yazmacı
shift register
karakter kaydırma
char pitch
kay
{f} skiing

I prefer swimming to skiing. - Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.

I may go skiing at Zao next month. - Gelecek ay Zao'da kaymaya gidebilirim.

kaydırmak
scroll
kay
{f} skid

The police car skidded to a stop. - Polis arabası kayarak durdu.

The speeding vehicle skidded and crashed head-on into the rear-end of a truck before the driver could say Jack Robinson. - Hız aracı Jack Robinson diyemeden önce kaydı ve bir kamyonun arkasına direkt çarptı.

kay
rise

This river rises in the mountains in Nagano. - Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.

Does depreciation of the yen give rise to inflation? - Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?

kay
{f} ski

I prefer swimming to skiing. - Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.

How often do you go skiing every year? - Her yıl ne sıklıkla kayağa gidersin?

kaydırmak
slide

Sledding is very easy. All you have to do is sit down tight and let it slide. - Kızakla taşımak çok kolaydır. Yapman gereken tek şey sıkı oturmak ve onu kaydırmaktır.

kaydırmak
{f} slip
dikey kaydırma
(Bilgisayar) vertical scroll
kay
slid

Tom moved the flower pot to the left and the secret door slid open. - Tom saksıyı sola doğru hareket ettirdi ve gizli kapıyı kaydırarak açtı.

Alice slid down the long slide. - Alice uzun yoldan kaydı.

kaydırmak
(Havacılık) offsetting
kaydırmak
shift
kaydırmak
skid
optik kaydırma
zoom
yatay kaydırma
(Bilgisayar) pan
kay
{f} glide

Tom glided across the ice effortlessly. - Tom buzun üzerinde çaba harcamadan kaydı.

Tom watched the skaters glide across the ice. - Tom patencilerin buzun üzerinde kaydığını izledi.

kay
{f} slip

The politician is as slippery as an eel! - Politikacı bir yılan balığı gibi kaygan!

This kind of shoe is apt to slip on wet ground. - Bu tür ayakkabı ıslak zeminde kayma eğilimindedir.

kay
{f} slipping

Wear boots to avoid slipping. - Kaymayı önlemek için çizmeler kullanın.

The wolf peered around the corner before slipping silently into the woods. - Kurt sessizce ormana kaymadan önce dikkatle köşeye baktı.

kay
{f} skating

Which is easier, skiing or skating? - Hangisi daha kolaydır, kayak mı yoksa buz pateni mi?

I like skating better. - Patenle kaymayı daha çok severim.

kay
{f} sliding

When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister. - Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.

The children were sliding on the ice. - Çocuklar buz üzerinde kayıyorlardı.

kay
{f} skate

The ice is too thin to skate on. - Buz kaymak için çok ince.

Tom decided to give up skateboarding after his accident. - Tom kazadan sonra kaykay yapmaktan vazgeçmeye karar verdi.

kay
slither

The slippery snake slithered right out of his hand. - Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.

Tom saw a snake slither across the path. - Tom bir yılanın patikadan kayışını gördü.

kay
flow away
kay
{f} shift

By studying the Doppler shift of different galaxies, scientists have concluded that all of the galaxies are moving away from each other. - Bilim adamları farklı galaksilerin Doppler kaymalarını inceleyerek galaksilerin tümünün birbirlerinden uzaklaştıkları sonucuna vardılar.

Politics in this country is shifting towards the left. - Bu ülkedeki siyaset sola doğru kaymaktadır.

kay
{f} gliding
kay
{f} slide

Sledding is very easy. All you have to do is sit down tight and let it slide. - Kızakla taşımak çok kolaydır. Yapman gereken tek şey sıkı oturmak ve onu kaydırmaktır.

If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide. - Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.

aritmetik kaydırma
arithmetic shift
dairesel kaydırma
circular shift
devirli kaydırma
(Elektrik, Elektronik) cyclic shif
dönüşlü kaydırma
cyclic shift
düşey kaydırma
scrolling
dışarıya kaydırma
shift out
frekans kaydırma anahtarı
(Askeri) frequency shift key
kay
cay
kay
glissade
kay
prolapse
kaydırmak
dislocate
kaydırmak
to slide, skid
kaydırmak
slip in
kaydırmak
to slide, to skid
kaydırmak
skitter
kaydırmak
roll
kaydırmak
slither
mantıksal kaydırma
logic shift
metni kaydırma
(Bilgisayar) don't wrap text
metni kaydırma
(Bilgisayar) unwrap text
olumsuz kaydırma
negative shift
optik kaydırma
zooming
optik kaydırma cin
zoom
ortaya kaydırma
centershift
otomatik kaydırma
automatic zoom
ses kaydırma imi
slur
tablo kaydırma
(Bilgisayar) table scrolling
vurgu kaydırma
(Dilbilim) stress movement
yana kaydırma
sideshift
zorunlu kaydırma
obligatory shift
çevrimsel kaydırma
cyclic shift
Английский Язык - Английский Язык

Определение kaydırma в Английский Язык Английский Язык словарь

Kay
A short form of Katherine and other female names beginning with a "K"; popular as a middle name
Kay
A male given name derived from the surnames, or from a rare medieval given name ( as the Sir Kay of Arthurian legend ), Welsh Cai, Latinized as Caius, related to the modern male name Kai
kay
Abbreviation of okay
kay
The name of the Latin script letter K/k
Kay
In Arthurian legend, the foster brother and steward of King Arthur. The letter k. Boyle Kay Kay Alan Kay John Kay Ulysses Simpson
Kay
short form of Katherine and other names beginning with a "K";popular as a middle name
Kay
derived from the surnames, or from a rare medieval given name ( as the Sir Kay of Arthurian legend ), Welsh Cai, Latinized as Caius, related to the modern male name Kai
Kay
A surname derived from several Old and Middle English words; also adopted by immigrants whose surnames began with a K
Kay
{i} female first name; family name
kay
The letter k
Турецкий язык - Турецкий язык
Alıcının herhangi bir araç üzerinde çeşitli yönlere hareket ettirilmesi
Kaydırmak işi
Savunmanın belirli bir anında, oyunun güç noktasını birdenbire değiştirme
KAY
(Osmanlı Dönemi) Kusma, istifrağ. Hastalıktan dolayı ağızdan çıkan hazmolmamış gıdâ maddesi.Âlim-i mürşid koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir. M
kay
Yağmur, yaz yağmuru
kay
Yağmurlu hava
kay
(Osmanlı Dönemi) hazmolmamış gıda. Hazmedilmemiş yiyecek
kay
Kusma
kay
Yaz yağmuru
kaydırmak
Kaymasını sağlamak, kaymasına yol açmak: "Kocakarı biraz telaşla yüzünden çarşafı kaydırıp yine örtünerek ..."- H. R. Gürpınar
kaydırmak
Kaymasını sağlamak, kaymasına yol açmak
optik kaydırma
Alıcının değişir odaklı merceğinin yakından uzağa veya uzaktan yakına doğru odaklanmasıyla elde edilen sonuç, zum
kaydırma
Избранное