He broke his leg skiing.
- Kayak yaparken bacağını kırdı.
I prefer swimming to skiing.
- Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.
The patrol car skidded to a stop.
- Devriye arabası kayarak durdu.
The speeding vehicle skidded and crashed head-on into the rear-end of a truck before the driver could say Jack Robinson.
- Hız aracı Jack Robinson diyemeden önce kaydı ve bir kamyonun arkasına direkt çarptı.
Does depreciation of the yen give rise to inflation?
- Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?
This river rises in the mountains in Nagano.
- Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.
He broke his leg skiing.
- Kayak yaparken bacağını kırdı.
I prefer swimming to skiing.
- Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.
Alice slid down the long slide.
- Alice uzun yoldan kaydı.
If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide.
- Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.
Tom watched the skaters glide across the ice.
- Tom patencilerin buzun üzerinde kaydığını izledi.
The skaters glided across the ice.
- Patenciler buzun üzerinde kaydı.
He slipped and nearly fell.
- O kaydı ve neredeyse düşecekti.
Tom slipped on ice and broke his hip last winter.
- Geçen kış Tom buzda kaydı ve kalçasını kırdı.
The wolf peered around the corner before slipping silently into the woods.
- Kurt sessizce ormana kaymadan önce dikkatle köşeye baktı.
Wear boots to avoid slipping.
- Kaymayı önlemek için çizmeler kullanın.
I would not go skating today.
- Bugün kayak yapmaya gitmedim.
I like skating better.
- Patenle kaymayı daha çok severim.
When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister.
- Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.
The children were sliding on the ice.
- Çocuklar buz üzerinde kayıyorlardı.
The ice is too thin to skate on.
- Buz kaymak için çok ince.
How well he can skate.
- Ne kadar güzel kayıyor.
Tom saw a snake slither across the path.
- Tom bir yılanın patikadan kayışını gördü.
The slippery snake slithered right out of his hand.
- Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.
Politics in this country is shifting towards the center.
- Bu ülkedeki siyaset merkeze doğru kaymaktadır.
Politics in this country is shifting towards the left.
- Bu ülkedeki siyaset sola doğru kaymaktadır.
If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide.
- Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.
Alice slid down the long slide.
- Alice uzun yoldan kaydı.