kaydırıcı

listen to the pronunciation of kaydırıcı
Турецкий язык - Английский Язык
(Gıda,Tıp) lubricant
(Bilgisayar) shifter
(Bilgisayar) slider
kay
{f} skiing

I prefer swimming to skiing. - Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.

He broke his leg skiing. - Kayak yaparken bacağını kırdı.

kay
{f} skid

The police car skidded to a stop. - Polis arabası kayarak durdu.

The patrol car skidded to a stop. - Devriye arabası kayarak durdu.

kay
rise

This river rises in the mountains in Nagano. - Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.

Does depreciation of the yen give rise to inflation? - Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?

kay
{f} ski

I want to buy a pair of ski boots. - Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.

He broke his leg skiing. - Kayak yaparken bacağını kırdı.

evre kaydırıcı devre
phase shift circuit
kay
slid

Tom moved the flower pot to the left and the secret door slid open. - Tom saksıyı sola doğru hareket ettirdi ve gizli kapıyı kaydırarak açtı.

If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide. - Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.

kay
{f} glide

Tom glided across the ice effortlessly. - Tom buzun üzerinde çaba harcamadan kaydı.

The skaters glided rapidly around the rink. - Patenciler pistin çevresinde hızla kaydı.

kay
{f} slip

Tom slipped on the ice and fell down. - Tom buzda kaydı ve düştü.

This kind of shoe is apt to slip on wet ground. - Bu tür ayakkabı ıslak zeminde kayma eğilimindedir.

kay
{f} slipping

The wolf peered around the corner before slipping silently into the woods. - Kurt sessizce ormana kaymadan önce dikkatle köşeye baktı.

Wear boots to avoid slipping. - Kaymayı önlemek için çizmeler kullanın.

kay
{f} skating

Which is easier, skiing or skating? - Hangisi daha kolaydır, kayak mı yoksa buz pateni mi?

I would not go skating today. - Bugün kayak yapmaya gitmedim.

kay
{f} sliding

When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister. - Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.

The children were sliding on the ice. - Çocuklar buz üzerinde kayıyorlardı.

kay
{f} skate

The ice is too thin to skate on. - Buz kaymak için çok ince.

I think skateboards are usually cheaper than rollerblades. - Kaykayların genellikle tekerlekli patenlerden daha ucuz olduklarını düşünüyorum.

kay
slither

Tom saw a snake slither across the path. - Tom bir yılanın patikadan kayışını gördü.

The slippery snake slithered right out of his hand. - Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.

kay
flow away
kay
{f} shift

Politics in this country is shifting towards the center. - Bu ülkedeki siyaset merkeze doğru kaymaktadır.

By studying the Doppler shift of different galaxies, scientists have concluded that all of the galaxies are moving away from each other. - Bilim adamları farklı galaksilerin Doppler kaymalarını inceleyerek galaksilerin tümünün birbirlerinden uzaklaştıkları sonucuna vardılar.

kay
{f} gliding
kay
{f} slide

In our park, we have a nice slide for children to play on. - Bizim parkta çocukların oynaması için güzel bir kaydırağımız var.

Would you please slide the van door open? - Lütfen kamyonet kapısını kaydırarak açar mısın?

faz kaydırıcı
phase shifter
kay
cay
kay
glissade
kay
prolapse
Английский Язык - Английский Язык

Определение kaydırıcı в Английский Язык Английский Язык словарь

Kay
A short form of Katherine and other female names beginning with a "K"; popular as a middle name
Kay
A male given name derived from the surnames, or from a rare medieval given name ( as the Sir Kay of Arthurian legend ), Welsh Cai, Latinized as Caius, related to the modern male name Kai
kay
Abbreviation of okay
kay
The name of the Latin script letter K/k
Kay
In Arthurian legend, the foster brother and steward of King Arthur. The letter k. Boyle Kay Kay Alan Kay John Kay Ulysses Simpson
Kay
short form of Katherine and other names beginning with a "K";popular as a middle name
Kay
derived from the surnames, or from a rare medieval given name ( as the Sir Kay of Arthurian legend ), Welsh Cai, Latinized as Caius, related to the modern male name Kai
Kay
A surname derived from several Old and Middle English words; also adopted by immigrants whose surnames began with a K
Kay
{i} female first name; family name
kay
The letter k
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kaydırıcı в Турецкий язык Турецкий язык словарь

KAY
(Osmanlı Dönemi) Kusma, istifrağ. Hastalıktan dolayı ağızdan çıkan hazmolmamış gıdâ maddesi.Âlim-i mürşid koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir. M
kay
Yağmur, yaz yağmuru
kay
Yağmurlu hava
kay
(Osmanlı Dönemi) hazmolmamış gıda. Hazmedilmemiş yiyecek
kay
Kusma
kay
Yaz yağmuru
kaydırıcı
Избранное