kaybolmuş

listen to the pronunciation of kaybolmuş
Турецкий язык - Английский Язык
{s} lost

Bill is 20 minutes late. He must have gotten lost somewhere. - Bill 20 dakika geç kaldı. Bir yerde kaybolmuş olmalı.

He felt lost and uncomfortable. - O, kaybolmuş ve rahatsız hissetti.

lost to
tost
gone

I found my bicycle gone. - Bisikletimi kaybolmuş buldum.

mislaid
kaybolmuş kimse
stray
kaybol
disappear

To my amazement, it disappeared in an instant. - Benim için sürpriz oldu, o bir anda gözden kayboldu.

Tom disappeared without leaving a trace. - Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.

kaybol
got lost
kaybol
melt away
kaybol
(Argo) bite me
kaybol
become lost
kaybol
get lost!

You can't get lost in big cities; there are maps everywhere! - Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!

I am afraid that you will get lost. - Kaybolmuş olabileceğinden korkuyorum.

kaybol
get lost

You can't get lost in big cities; there are maps everywhere! - Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!

Wherever I may go, I will get lost. - Nereye gidersem gideyim, ben kaybolurum.

ortadan kaybolmuş
off the map
kaybolmuş
Избранное