kaybolma

listen to the pronunciation of kaybolma
Турецкий язык - Английский Язык
disappearance

Does globalisation mean the disappearance of local sluts? - Küreselleşme, yerel fahişelerin kaybolması anlamına mı geliyor?

Tom is a person of interest in Mary's disappearance. - Tom, Mary'nin kaybolmasında ilgi çeken bir kişidir.

merger
loss

The loss of their mother grieved them very much. - Annelerinin kaybolması onları çok üzdü.

Experts are worried about the loss of sea ice in the Arctic. - Uzmanlar, Arctic'teki deniz buzunun kaybolmasından endişe ediyorlar.

disappear

You have to disappear. - Ortadan kaybolmak zorundasın.

Just don't disappear. - Sadece gözden kaybolma.

failure
kaybolmak
get lost

We don't want to get lost. - Kaybolmak istemiyoruz.

It's better to walk back than to get lost. - Kaybolmaktansa geri dönmek daha iyidir.

kaybolmak
{f} disappear

I just want to disappear. - Ben sadece ortadan kaybolmak istiyorum.

Tom wants to disappear. - Tom gözden kaybolmak istiyor.

kaybol
disappear

Without oxygen, all animals would have disappeared long ago. - Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.

Tom disappeared without leaving a trace. - Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.

kaybolmak
lose

I don't want to lose. - Kaybolmak istemiyorum.

kaybolmak
{f} wander
kaybol
got lost
kaybol
melt away
kaybolmak
go astray
kaybolmak
to get lost, to lose ones' bearings; to disappear
kaybol
(Argo) bite me
kaybolmak
(deyim) lose oneself
kaybolmak
lose ones' bearings
kaybolmak
become lost
kaybolmak
evanish
kaybolmak
melt
kaybol
become lost
kaybolmak
go
kaybolmak
sag
kaybolmak
go west
ortadan kaybolma
disappear
gözden kaybolma
disappearance

We are going to look into the disappearance of the money. - Paranın gözden kaybolmasını soruşturacağız.

gözden kaybolma
evanescence
kaybol
get lost!

I have a good sense of direction, so I don't get lost. - Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.

Wherever I may go, I will get lost. - Nereye gidersem gideyim, ben kaybolurum.

kaybol
get lost

Wherever I may go, I will get lost. - Nereye gidersem gideyim, ben kaybolurum.

I am afraid that you will get lost. - Kaybolmuş olabileceğinden korkuyorum.

kaybolmak
clear away
kaybolmak
smear
kaybolmak
die away
kaybolmak
be lost
kaybolmak
to be/get lost; to disappear from sight
kaybolmak
lose out
kaybolmak
wither
kaybolmak
die down
kaybolmak
lose one's bearings
kaybolmak
lyse
kaybolmak
evaneece
Турецкий язык - Турецкий язык
Kaybolmak işi
(Osmanlı Dönemi) MAGİB
(Osmanlı Dönemi) MUGAYEBE
Kaybolmak
yitmek
Kaybolmak
(Osmanlı Dönemi) İFTİKAD
Kaybolmak
(Osmanlı Dönemi) VAKB
Kaybolmak
(Osmanlı Dönemi) AFK
kaybolmak
Yitmek: "Bu okuyuşta mısranın asıl mahiyeti olan deruni ahenk kaybolmuştur."- Y. K. Beyatlı
kaybolmak
Görünür olmaktan çıkmak, görünmez olmak
kaybolmak
Görünür olmaktan çıkmak, görünmez olmak: "Kocası bu karanlıkta kaybolmuştu."- Ö. Seyfettin
kaybolma
Избранное